FİZME BELDESİNİ TANIYALIM /Bekir AKKAYA (2008)

Fizme Beldesi Kumru-Korgan arasında bir yerleşim birimidir. Kumru’dan Korgan arasındaki yol tam 17km olup, Kumru’dan çıkıp 3 km Duman Köyü ve Duman’dan hemen sonra 6 km olunca Fizme topraklarına ulaşılmaktadır.
15500 metre kare bir alana sahip olan Fizme’nin Güneyinde Avdullu Köyü, Güney Doğusunda Korgan, Doğusunda Fatsa Beyceli Köyü, Kuzeyinde Güneycik ve Akçadere, Kuzey Batısında Duman Köyü ve Güney Batısında ise Yukarıdamlalı Beldesi (Yukarı Fizme) bulunmaktadır. Ayrıca Fizme topraklarından ayrı Aktana mıntıkası da Fizme topraklarına bağlıdır.
2000 yılında yapılan nüfus sayımında 4250 olan nüfus son sayımda 2468 olarak gerçekleşmiştir.
Mahalleller : Karapınar Mahallesi, Ecelli Mahallesi, Ömerli Mahallesi, Afullu Mahallesi, Ezetli Mahallesi, Çavdar Mahallesi, Keşlik Mahallesi, Çakıllı Mahallesi,

Çatak Mahallesi olarak mahalleri mevcuttur.

Fizmeye ulaşım son derece kolaydır. Kış ve yağmurlu havalarda yollar ulaşıma her an açıktır. Halkının sıcak ve cana yakın oluşu dışardan Fizmeye gelenleri Fizmeyi sevdirmiştir. Fizmede arazinin engebeli ve dağlık olması bütün mahalleleri dağınık hale sokmuştur. Yerleşim mıntıkası olarak mahalleleri birbirinden ayırmak mümkün değildir.
Kısaca Fizmeyi Tanımlayacak olursak:
Eski Adı : Fizme – Fizme-i Süfla- Aşağı Fizme – Aaşağıdamlalı – Kurtuluş Köyü (Bu köy yılllar önce Fizmeden ayrılmış, şimdi ise Fizme Beldesi içersinde bir mahalle olarak kalmıştır)
Yüzölçümü : 15500 metrekare
Parsel Adedi : 3500
Rakım : 850m.
Kumru’ya Uzaklık : 5km.
Ordu’ya Uzaklık : 100km.
Koordinat : 56 – 22
Nüfusu : (2000) 4250 son sayım: 2468
Tipi : Dağınık, nehir kenarında , sırtta, orman bitişiğinde,
Bugün Fizme deyince akla iki belde belediyesi ve bir köy akla gelir ki gerek nüfus olarak gerekse toprak olarak Kumru’nun en büyük yerleşim birimidir.
Son yapılan yüzey araştırmalarına göre yerleşme tarihi MÖ. 4500 yıllarına kadar gitmektedir. Gerek büyük mezarlıktaki kaya mezarı ve gerekse mezar taşları geçmişinin çok eski yıllara dayandığını göstermektedir.
ADININ NEREDEN GELDİĞİ
İlk ismi Fizme olan bu yerleşim biriminin zamanla ismi de değiştirilmiştir. Fizme adı ise Fuzala ve Fazıl kelimelerinden gelmektedir. Lugatlarda Fuzala; Arapça bir kelime olup, fazıllar, olgun adamlar anlamına gelmektedir. Fazıl ise, fazilet sahibi, ahlaklı, iyi huylu, olgun : Fazıl adam anlamının yanında, ilim ve irfanıyla ekranından üstün, ilim sahibi bir zat anlamı ifade etmektedir.
Fizme’nin çok önceki ismi bilinmemektedir. Genel anlamda bilinen isim Fizme olan bu topraklar daha sonra Fizme-i Üla ve Fizme – Süfla olarak iki köye ayrılmıştır. Zamanla bu isimde değişerek Yukarı ve Aşağı Fizme olarak değiştirilmiştir. Uzun süre bu isimle anılan bu iki köy daha sonra da Yukarıdamlalı ve Aşağıdamlalı olarak isimlendirilmiştir.
Damla kelimesi Arapça katre demektir. Katre ise; Bir sıvıdan ayrılan bir küçücük küre anlamına gelmektedir. Ayrıca iki Fizme’den ayrılarak Kurtuluş Köyü olarak yeni bir köy daha doğmuştur. Aşağıdamlalı Fizme ismi alıp belediye olduktan sonra Kurtuluş köyü tekrar Fizmeye katılmış, bu arada Avdullu Mahallesi ayrılıp yeni bir köy sıfatını kazanmıştır.
TARİHİ
Son yapılan yüzey araştırmalarına göre yerleşme tarihi MÖ. 4500 yıllarına kadar gitmektedir. Gerek büyük mezarlıktaki kaya mezarı ve gerekse mezar taşları geçmişinin çok eski yıllara dayandığı bilim adamlarının araştırmalarına göre tespit belgelendirilmiştir. Bugün Kumru’nun ilçe olmasında büyük katkısı olan Halil Efendioğulları da ilk olarak Doğubeyazıttan gelerek önce Fırınönü Yaylasına, daha sonra Fizme Dereköye ve daha sonra da Fizme Karapınar Mahallesine yerleşmişlerdir. Fizme’ye yerleşmenin bundan 450 – 500 yıl önce Doğubeyazıttan gelen ilim erbabı Melik Oğullarından kişilerin olduğu mezar taşlarından anlaşılmıştır. Bu yerleşenlerin kabirleri Fizme Büyük Kabristanlığında bulunan çeşmenin hemöen yanındadır. Gelen bu kişilerin ilk iş olarak bu topraklara medrese açtıkları söylenilmektedir.
Diğer yerleşim birimlerindeki sülalelerin nereden geldikleri ve ne zamandan bu yana Fizmeli olduklarına dair değişik rivayetler bulunmaktadır.
Fizme ismi ise bilinerek gelenlerin verdikleri bir isim olduğu kesindir. Gelenlerin mezarları Yukarı ve Aşağı Fizme arasındaki büyük mezarlıktadır.
Yerel kaynaklardan edindiğimiz bilgilere göre 1936 yılında Fizme topraklarında büyük sel olmuş ve bugün Avdullu Köyünün üstündeki Tepeyazı denilen tepenin büyük bir kısmı yerleşim alanlarının üzerine yıkılmıştır.
Bugün Fizme Beldesi’nin ilk ismi Fizme, sonra Fizme-i Süfla olmuştur. Yıllar sonra bu isim de değişerek Aşağı Fizme olarak değiştirilmiştir. Uzun süre bu ismi taşıyan köy yakın zamanda Aşağıdamlalı Köyü olarak isimlendirilmiştir. Kumru’nun ikinci belde belediyesi olan bu köy Kurtuluş Köyü ile birleşerek son olarak Fizme Belde Belediyesi olarak isim almıştır. Bu esnada Aşağıdamlalı Köyünün bir mahallesi olan Avdullu Mahallesi Fizme belediye olduktan sonra belediye topraklarından ayrılarak Avdullu Köyü olarak yeni bir köy haline gelmiştir. 1999 yılında yapılan ilk belediye başkanlığı seçimlerinde Belediye Başkanı olarak Ahmet Ağırbaşlı başkanlığa seçilmiş ve ikinci kez de seçilerek şu anda (2008) aynı görevi sürdürmektedir.
Fizme toprakları alimleri ile ünlüdür. Rivayete göre köyün toprakları dualı olduğundan davul ve zurna girmesi örf ve adetlere göre yasaktır.
Ayrıca iki beldenin birleşerek başlangıcı belli olmayan zamandan bu yana Kurban ve Ramazan Bayramlarında Şükür Oğullarından bir kişinin vakıf ettiği Dereköy Mevkiinde büyük güreşler tertip edilir. Dini bayramların ilkinin ne zaman olduğu kesin bilinmemektedir. Ancak bundan 100 yıl öncelerinde ise kadınların da bu bayramlara iştarak ettiği gerçeğidir. Hatta bu bayramlarda toplu yeme ve içmelerin olduğu, güreşlerin yapıldığı ve toplu olarak eğlenildiği kesin olarak bilinmektedir. Fizme topraklarında bu bayramlar bugün de aynı heyecanla sürdürülmekte, bayramlaşmaların da burada yapıldığı bilinmektedir. İki Fizme’nin belediye olmasından sonra bu bayramların daha proğramlı ve kapsamlı yapılması yönünde arzu ve istekler çoğalmıştır.
Son olarak ise Fizme Belde Belediyesi “1. Ceviz Helvası Şenlikleri” yapmış, ceviz helvası festivali düzenlemiştir.
İKLİM :
Kumru’da olduğu gibi Fizme ve ve çevresinde de Karadeniz iklimi hüküm sürmekte olup yazları sıcak, kışları soğuk geçmektedir. Kış ayları genellikle yağmur ve kar yağışlıdır. Mart, Nisan ve Mayıs aylarında yoğun bir şekilde yağmur, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında kar yağışlıdır.
ARAZİ YAPISI :
Karadeniz dağ silsilesi Fizme’de de mevcuttur. Dağların yakınlarında bol yayla mevcuttur. Fırınönü Yaylası en meşhuru olup her yıl Fizmelilerin büyük bir kısmı bu yaylalara çıkmaktadır. Ormanlık arazi olarak Tepedağ, Özbek ve Akdana ormanlarını söylemek mümkündür. Toplu yerleşim olarak yeni oluşan Dikmeci’yi, Ecelli Mahallesini, Keşlik, Kurtuluş ve Ömerli Mahallelerinin merkezlerini söylemek mümkündür. Ancak yeşillik deyince tüm Fizmeye hakim olup açık bir arazi yaylalar haricinde görmek mümkün değildir.
SU KAYNAKLARI :
Fizmenin arazi yapısı dağlık ve engebeli olduğu için irili ufaklı bir çok su kaynakları mevcuttur. Fizme’de iki tane dere yatağı bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi Aktana istikametinden gelerek tam Fizme’nin ortasında geçen Fizme ırmağıdır. Diğeri ise Duman-Akçadere ve Güneycik Köyleri ile Fizme arasında bir sınır oluşturan Duman Irmağıdır.
Bütün mahallerde su kaynakları olup çok yakın aralıklarla çeşmelerde mevcuttur. Yeterli olmayan mahaller için Çakal Mevkiinden su getirilmektedir. Büyük çoğunlukla sular evlere kadar ulaşmıştır.
BİTKİ ÖRTÜSÜ :
Kumru ve köylerinde olduğu gibi Fizme’de de bitki örtüsü iklim şartları ile yakından ilgilidir. Her mevsimi yağışlı nispeten ılımlı bir iklimin hüküm sürmesi bitki örtüsünün gür ve çeşitli olmasına sebep olmuştur. Daha çok arazi nemli dağ ormanlarıyla kaplıdır. Ağaç çeşitleri arasında gürgen, karaağaç, meşe, kestane, ceviz ve yüksek kesimlerde iğne yapraklı ağaçlar yer alır. Azda olsa kayın ormanlarına rastlamakta mümkündür. Arazilerin büyük çoğunluğu ise fındık bahçeleri ile kaplıdır.
TARIM :
Toprakların yüzde sekseni fındık ağacı ile kaplıdır. % 5\’i tarıma elverişli olan Fizmede toprağa dayalı tarım yok denecek kadar azdır. Halk kendi kışlık ihtiyaçlarını mısır, patates ve lahana yetiştirerek karşılar. Halkın büyük çoğunluğu geçimini fındık mahsulü, inşaat işçiliği veya başka yollarla temin etmektedir.
Fizmede çayır ve mera alanları yok denecek kadar azdır. Yayla kesimlerinde çayır ve mera alanlarına biraz olsun rastlamak mümkündür. 1950\’li yıllarda hayvancılık bugünkünden iki-üç kat daha fazla iken, fındığın hüküm sürmesiyle hayvancılık çok gerilemiştir. Fındığın olmadığı alanlarda ise hayvancılık elverişli değildir.
Bugün Fizmede en fazla beslenen hayvan sığırdır. Bunu koyun takip etmektedir. Diğer beslenen hayvanlar at, manda, katır, eşek olup bunlarda çok az sayıdadır. Genelde aileler süt ihtiyacını karşılamak için evlerinde 1-2 inek beslemektedirler. Kumru\’nun iki Fizme Beldeleri, Çatılı ve Karacalarda hayvan sayısı Kumru\’nun toplam %20\’sini teşkil etmektedir.
Son zamanlarda Fizme’de ihtiyaç fazlası süt satılarak evlerdeki başka ihtiyaçlar karşılanmaya başlanmıştır. Korgan ilçesine kurulan peynir fabrikası çalışanları bizzat gelerek her gün sütleri Fizmelilerin elinden para ile almaya başlamıştır. Vatandaş ihtiyaç fazla sütü paraya çevirerek evin diğer ihtiyaçlarını büyük ölçüde gidermektedir.
EKONOMİK NÜFUS HARAKETLERİ :
Fizme Beldesinde yaz aylarında Ege, Marmara ve iç Anadolu Bölgelerine inşaat işçiliği veya başka yerlerde çalışmak için gidenlerin sayısı nüfusun %70\’ini oluşturmaktadır, %20\’lik kesim fındığı toplar ve satar. %10\’luk kesim ise yaz ve kış hiç çalışmaz.
Kışın inşaat işçiliğinden köylere dönmesi ile Kumru ve çevresinde olduğu gibi Fizme’de de bir hareketlilik başlar, inşaatlarda kazanılan para ve fındıktan alınan paralar birleşince alım satımlar çoğalır. Gençlerin evlenmesi de genelde fındığa bağlıdır.
Göç durumuna gelince, sürekli ve geçici olmak üzere iki kısma ayırmak mümkündür. Geçici göçlerin oluşturduğu kesim mevsimlik iş için inşaat ve başka iş yapmak ve para kazanmak için yapılan göçlerdir. Sürekli göç ise Fizme ve köylerindeki evlerini satarak başka bir şehre yerleşmek amacı ile yapılan göçlerdir. Bu göçe sebep iş sahasının olmayışı, nüfusun çokluğu ve toprağın miras yoluyla sürekli parçalanması sebebiyle yapılmaktadır. Sürekli göç son zamanlarda Kumru\’da olduğu gibi Fizmede de çok fazla artmıştır. Fizmenin ekonomi ve Coğrafi yönü göz önünde bulundurulursa, bu göçü engellemek biraz zor gözükmektedir. En fazla göç, istanbul, Samsun, izmir, Ankara ve Bursa\’ya yapılmaktadır.
Bir gözlem olarak şunu söylemek mümkündür. Fizme dışında görev yapanlar emekli olduklarında tekrar Fizmeye dönmekte oldukları gözlerden kaçmamaktadır. Son 20-25 yıldan bu yana Türkiye’nin her iline her aile çocuklarını okutarak kamu görevlisi olarak işe başlatmıştır. Her ailede bir iki kamu görevlisi mutlaka vardır. Bu durum göz önüne alındığında on-on beş yıl içersinde emekli olan kamu görevlilerinin Fizme’ye geri dönmesi beklenilmektedir. Bunun örnekleride son zamanlarda sürekli artmaktadır. (Bekir Akkaya)
Tarihi ve Turistik Yeri :
Asar Ormanı – Güneycik ırmağından (Çilekli), Tepedağ’a kadar olan kısımdır ki, bu ormanda şu anda dağ keçisi dahi mevcuttur. Akdana ise Yayla olarak kullanılır. Havası ve suyu ve ormanı ile ünlüdür.
Önemli şahsiyet olarak Fizmeli Abdi Hocanın kabirini ziyaret etmeyen hemen hemen yok gibidir.
Ayrıca Fizme Kurban ve Ramazan Bayramlarında birinci gün muhteşem güreşler tertip etmektedir. Fizmenin bu geleneği hangi tarihte başladığı belli değildir. Fizme denilen belde topraklarına davul ve zurna sokulması şayet sokulursa öleceğine inanma mevcut olup, kurulduğundan bugüne davul zurna sokmaya kimse cesaret edememiş, büyük alimlerin bu topraklara okuduğu inancı şu anda da mevcuttur.
Fizme belediye olduktan sonra Ceviz Helvası şenlikleri yapılmış, daha sonraki yıllarda bu etkinliğe son verilmiştir.
Ziyaret Yerleri :
Karın Ağrısı Evliyası – Ezetli Mahallesinde Kime ait olduğu bilinmeyen bir yatır olup, karın ağrısı için çok ziyaret edilir.
Garamet Evliyası – Karapınar Mahallesi mezarlığında olup Garip Evliyası denilen bir adamın kabridir. Rivayete göre bu kabristanlığa ilk bu adam gömülmüş.
Dikmeci Evliyası – Çakal Mevkiine çıkarken Yukarı mezarlıkta bir yatır vardır. Söylentiye göre bu kabir genç bir insana aittir.
Alime Hatun Evliyası – Fizme Beldesi Sağlık Ocağının yanında Alime Hatun adında bir yatır vardır.
Keşlik Evliyası – Keşlikten Kurtuluşa giderken yolun kenarında sıkça ziyaret edilen bir yatır vardır.
Doğu Beyazıttan Gelenleri kabirleri Büyük caminin yanında çeşmenin hemen üstündedir.
Keşlik ve Ecelli Büyük Kabristanlıkta bir çok evliya da mevcuttur.
Ayrıca Abdurrahman Hilmi Bilici (Abdi Hoca)’nin kabri Avdullu Köyünde olup Avdullu Köyü de Fizme olarak tanınmakta ve bu kabir sık sık ziyaret edilmektedir.
Fizme’de Yağmur Duası :
“Dua yeri” merkezi olarak Dikmeci Düzü kullanılır. Bugün Dikmeci, Karapınar Mahallesine bağlı bir yerleşim yeri haline gelmiştir. Ayrıca Keşlikte Abdullahi Mekki Hazretlerinin vakıf ettiği Hapan Çayırı da bu amaçla kullanılır. Daha sonra dua Tepe Yazıda devam eder ve sonra Yukarıdamlalı’da Fizme Irmağındaki Mercan Gölüne dualarla ufak taşlar torbalara konularak koyulur. Bu şekilde dua biter. Ve Fizme’de bu dua sonrası mutlaka yağmur yağdığı söylenilir ve öyle inanılır.
Şifalı Su :
Elik Suyu – Karapınar Mahallesinde Göçük denilen yerdeki su çok önemli bir sudur.
İz Bırakanlardan Bazıları :
Abdi Hoca (Abdullah Hilmi Bilici ) – Büyük bir ilim adamı olan Abdi Hoca ömrünü okuma ve medrese okutmakla geçirmiştir. Mustafa Kemal Atatürk tarafından kendisine sancak’ta hediye edildiği söylenir. Kabri Avdullu Köyünde yolun altında bulunmaktadır.
Abdullahi Mekki Hazretleri – Keşlikte Mollahasan Oğullarından Üsin Hocanın Sülalesindendir. Ehli kaşif biri olan bu zatın kabri şu anda Mekke’dedir. Babasının kabri ise Fizme-Ecellü kabristanlığında caminin yanındadır. Hakkında bir çok keramet anlatılmaktadır.
Abdullah-i Mekki Hazretleri’nin vakıf olarak bıraktığı Keşlik’teki Hapan Çayırı ile ilgili şu ilginç olay anlatılmaktadır. Vakıf olarak bırakılan arazinin bitişiğindeki tarla sahipleri “nasılsa sahibi yoktur” düşüncesi ile kazıklarını azıcık vakıf arazisine çakmaları sonunda, yıldırım düşmesi sonucu kazıkların bizzat param parça olduğuna şahit olanlar bugün hala mevcuttur.
Tarakçı Hamit Kısık Hoca – Fizme Beldesi- Karapınar Mahallesinden keramet sahibi aynı zamanda tarakçılık ve beşikçilik yapan bir kişidir. Defalarca haçça yaya olarak gidip gelmiştir. Hakında bir çok keramet anlatılır. Kabri bugün Fatsa’da Mağazalar Başı’ndadır. Ayrıca bu ailede Doğubeyazıttan gelenler tarafından hatıra olarak bırakılan bir kılıç mevcuttur.
Mırızo Ömer Abacı Hoca – Fizme – Ezetli Mahallesinden keramet sahibi birisidir. Takvası ile ünlüdür. Kabri Keşlik mezarlığındadır.
Müderris Mehmet Efendi : Fizme Çakullu Mahallesinden olup, aynı yere Abdu Hocadan önce medrese açmış ve yıllarca çocuk okutmuştur. Bir çok kerameti anlatılır. Kabri Çakullunun altındaki kabristanlıktadır.
Müderris Ali Rıza Efendi – Fizme – Akpınar Mahallesinden olup Padişahın Huzur Dersiamlarındandır. 1931 yılında vefat etmiştir.
Gayyu Hatip Hoca – Uzun süre tahsilini Selanik’te yapmıştır. İlme büyük hizmetlerde bulunmuş, okumuş ve okutmuştur. Kabri Keşlik Mezarlığındadır.
Kör Hafız – Hatip Hocanın yetiştirdiği bir hafızdır. Doğuştan gözleri ama olup, çok güzel bir sesi ve okuması ve iyi bir hafızlığı olan büyük bir alimdir. Kabri Keşlik Mezarlığındadır.
Prof. Dr. Abdullah Özbek – Fizme – Karapınar Mahallesinden olup halen Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde Öğretim Görevlisi olarak görev yapmaktadır.
EĞİTİM :
Fizmenin tüm mahallerinde okul mevcuttur. Eğitimin sekiz yıla çıkartılmasıyla Aşağıdamlalı (Aşağı Fizme) merkez ilköğretim ve Kurtuluş İlköğretim Okulları çevre okullardaki öğrencilerin sekiz yılı okumaları için düzenlenmiştir.
Kumru’nun iki beldesini barındıran Fizme’de okuma oranı Kumru’nun diğer köylerine göre çok fazladır. Bizim bizzat araştırmalarımıza göre her haneden dışarıda mutlaka bir tane Diyanet teşkilatında çalışan bir insan vardır.
Eğitim noktasında Fizme geçmişten günümüze alimleri ve okuması ile tüm çevrede ün salmıştır. *Bekir AKKAYA/KUMRU HABER/KUMRU
ÖNEMLİ NOT: Bu yazı Bekir Akkaya\’nın Fizme üzerine yaptığı çalışmalarının küçük bir bölümü olup Fizme ile ilgili bilgi almak istayenlere özet olarak hazırlanmıştır.
 Bekir Akkaya/Kumru/Ordu 30.07.2008

©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Kumrudan bir görüntü

©© Bekir Akkaya Blogspot Copyright 2000 ©© Sitemizde yazı, resim ve haberlerin her hakkı saklıdır. Kaynak göstererek kullanmaya özen gösteriniz. Tüm metin, resim ve içeriğin hakları https://bekirakkaya.blogspot.com.tr/ye aittir. 5846 Sayılı Kanuna rağmen çalınan her türlü içeriğin hukuki ve cezai sorumluluğu çalanın kendilerine aittir. ©

Kumru’da Eğitim ve Öğretimin Tarihi /Bekir AKKAYA

          Kumru’da Eğitimin Tarihi/Bekir AKKAYA

Bekir AKKAYA
Bugün Ordu ilinin bir ilçesi olan Kumru ve Ordu çağlar boyunca çok değişikliğe uğramış bu nedenle Ordu ve yöresinde eğitim tarihinin belgelere dayalı olarak yansıtılması tam olarak gerçekleştirilememiştir.  Bu konuda ilk olarak Ordu  Valiği’nin Cumhuriyetimizin 75. Yılını kutlama proğramı çerçevesinde  yürüttüğü çalışmaların bir ürünü olarak  oluşturulan  komisyonca 1998 yılında “Ordu İli Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Eğitimi”  adında bir kitap çıkartılmıştır.  

Kumru ve çevresinin araştırılması görevi tarafıma verilmiş kitapta yaptığım araştırmaların tamamı olmasa da  bir kısmı kitabın belirli yerlerinde yer almıştır.

Ordu ve ilçelerinin eğitim öğretimin tarihini konu alan kitapta Ordu’da ilk medrese ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır. “Osmanlı döneminde Ordu’da 14. Yüzyılda Hacıemiroğulları zamanında Ordu Eskipazar’da medrese olduğu bilinmektedir.  Yine Efirli’de de 1400’lü yıllarda Satılmış Medresesi’nin varlığı düşünülmektedir.
Ordu İli Cumhuriyet Öncesi ve

Sonrası Eğitimi”  adlı 1998 yılında basılan kitapta Kumru ile ilgili şu bilgiler yer almıştır.

 Kumru’da ise 17. Yüzyılda Melikoğlu Halil Efendi Kumru’nun Yukarı Fizme, Dereköy Mahallesinde bir medrese yaptırmış, kendisi de burada müderrislik yapmıştır.
Daha sonraları Halil Efendi’nin oğlu Hacı Abdullah Efendi de Kumru Merkez Camii bünyesinde bir medrese kurmuş, kendisi ve oğlu Mehmet Naili Efendi burada müderrislik yapmıştır.
Yerel kaynaklara göre ise, aynı dönemde, Kumru’nun Çakıllı yöresiyle, Aşağıdamlalı/Fizme Akdana yörelerinde Abdi Hoca (Abdurrahman Hilmi Bilici (1860-1957)’nin yönetiminde

eğitim veren iki medrese vardır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Fatsa’ya bağlı bir bucak olan Kumru’da 1925 yılında Kumru İlokulu açılmıştır.” (1)
Kumru’da eğitimi Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrası olmak üzere  iki başlık altında incelemek gerekir.  Cumhuriyet önceki eğitimin hiçbir kaynağı Kumru’da henüz gün yüzüne çıkartılmamıştır. Bu Ordu ve ilçeleri için de geçerlidir. Osmanlının son dönemlerine ait, küçük araştırmaların dışında pek bir bilgi mevcut değildir.
CUMHURİYET ÖNCESİ EĞİTİM
Yerel kaynaklardan anlaşıldığına göre, hemen bütün yerleşim birimlerinde Cumhuriyet öncesindeki eğitim tekkeler, medreseler ve sıbyan mekteplerinde yapılmaktadır.
Muzaffer Kumral kendi çabası ile yaptığı  araştırmasında “ Doğubeyazıt’tan gelen sülalelerinin 430 yıl önce Kumru topraklarına geldiklerini, Kumru ve Fizme Köyü halkının büyük çoğunluğunu oluşturduklarını ve sülalelerinin de Melikoğulları olduğunu “ belirtmektedir. Yine ayni araştırmada “ Abdullah Efendi Oğlu Mehmet Efendi, Fizmenin Dereköy Mevkiine gelmiş olup, Mehmet Oğlu Halil’in tahsili yarım kalmasın diye Amasya Medresesi’ne göndermiştir. Burada Tahsilini tamamlayan Halil Efendi, Dönüşte Yukarıdamlalı(Yukarı Fizme) Dereköy Mahallesi’ne medrese inşa ettirmiş, kendisi müderris olarak medrese tahsili yaptırmaya başlamıştır.

Bugün Kumru Merkez Camii olarak kullanılan Camii, önceleri medrese olarak kullanılmıştır. Öğretim ve eğitim, Osmanlı eğitim sisteminin aynısı olup, sıkı bir eğitim verilmektedir. Bugün camii olarak kullanılan bu bina, resmi kayıtlarda, 1900’lü yılların başında Halil Efendi denilen bir şahsın hayrına yapıldığı ifade edilmektedir. (2)

Kumru Eski Belediye Başkanlarından Avni Özdener ise araştırmasında şu bilgilere ulaşmıştır. Kumru Merkez Camii’nden önce var olan medrese Bölükbaş Oğulları Türkleri ile Balaban Türkleri tarafından yaptırılmıştır. Bu iki Türk Boyunun Kumru’ya gelişleri, bin yıllık bir geçmişe dayanmaktadır.
Cengiz Kumru’lunun araştırmasına göre,  Melik oğulları, 1650-1700’lü yıllarda Doğu Beyazıt’tan ayrılarak, üç kardeşten biri olan Halil Efendi bugünkü Fizme köyüne yerleşirler. Bu yerleşmenin tarihi 1700’lü yıllara dayanır. Hali Efendi’nin oğlu Müderris Hacı Abdullah Efendidir. Kumru Merkez Camiinde medrese kurar ve çocuk okutmaya başlar. Abdullah Efendinin oğlu Hacı Mehmet Naili Efendi’dir. Bu da müderris olur. Bundan sonra baba – oğul Kumru Medresesi’nde çocuk okuturlar.

Cumhuriyetin 2. Dönem Millet Vekili olan Hali Sıtkı Efendi, Müderris Hacı Mehmet Naili Efendinin oğludur. Şu anda kabri Kumru Merkez Camii’nin bahçesinde bulunmaktadır.

 Müderris Hacı Mehmet Naili’nin oğlu Hacı Tevfik Efendi Müftü olarak görev yapmış, diğer oğlu Sait,  kadı olarak Cumhuriyet öncesi görev yapmıştır. Yine Said Kadı  2. Abdül Hamit’in 52 Mebusundan biri ve Canik Sancağı mebusu olarak görev yapmıştır.
İlahiyatcı eğitimci yazar Hacı Ali Bıçakcı ise araştırmalarında şu bilgilere ulaşmıştır.  Kumru’ya ilk medreseyi kuran ve ilk müderris ünvanlı olan Müderris Oğlu Halil İbrahim Efendi’dir. Halil Efendi daha sonra gelerek onun talebesi olur. Ondan ders alarak müderris olur. Daha sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından Ordu’yu temsilen,  2. Meclis’te  milletvekili olarak Ankara’ya çağrılır. Milletvekilliğinden sonra Halil Sıtkı Beyin, medrese eğitiminin yetersizliği üzerinde durduğu söylenir. Halil Efendi (Halil Sıtkı Bey), 1928 yılında Ordu Mebusu iken vefat eder. Kabri Kumru Merkez Camii bahçesindedir.
Bugün Ortaca- Samur ve Kovancılıya ortak mesafede bulunan Çeşme Düzü Mevkiinde, Cumhuriyetin  ilk yıllarında bir medrese olduğu ve kalıntılarının hala var olduğu bilinmektedir.
Yörenin tanınmış alimi Abdurrahman Hilmi Bilici (Abdi Hoca), ilk tahsilini Kumru Medresesinde yapmıştır. 1860-1957 yıllarında yaşayan Abdi Hocaya, yöresindeki eğitim- öğretim faaliyetlerinden dolayı, Mustafa Kemal Atatürk tarafından sancak hediye edildiği söylenilmektedir. Fizme- Avdullu Köyünden olan Abdi Hoca, İlki Kumru’nun Çakıllı Mevkii’nde ve ikincisi Fizme- Akdana Mevkii’nde olmak üzere iki adet medrese açmıştır. Buralarda 40 yıl müderris olarak vazife yapmış, çok sayıda talebe yetiştirmiştir. Çok sayıda öğrenciye icazet vermiştir.
Bunlardan ayrı olarak , Cumhuriyet öncesinde Keşlik Köyünde Müderris Mehmet Efendi, Fizme’de Müderris Ali Rıza Efendi bulundukları yerlerde medrese açarak Cumhuriyet öncesi eğitimle meşgul olmuşlardır.
Bu medreseler haricinde mahalle ve köylerde sübyan okullarının son derece yaygın olduğu , buralarda bir çok fahri hocaların  Kur’an-ı Kerim’i öğretmek için uğraştıkları bilinmektedir.
Yapılan araştırmalarda ortaya çıkan durum, kadınların bu medreselerde eğitim öğretim görmedikleridir. Ayrıca birkaç medrese haricinde bu medreselerde Kur’an-ı Kerim harici hiçbir eğitim verilmemektedir. Hafızlık ise son derece yaygındır.
KUMRU’DA CUMHURİYET SONRASI EĞİTİM
Osmanlı döneminde Kumruda iki yerleşim biriminin varlığı görülmektedir. Bunlar; Meydan ve Serkeş’ tir.
Meydan :Tekkiraz beldesinin bulunduğu yerde Meydan adlı bir kaza ortaya çıkmaktadır.İlk olarak 1590 tarihinde Satılmıştan ayrılan Meydan, 1642 de kaza olarak görülmektedir. 1856 da “Nahiye-i Meydan” olarak anılan kaza, 1860 – 1865 de Canik Sancağı’na, 1865 – 1871 de Ünye Sancağı’na bağlı bir kazadır. 1892 de ise Fatsa kazasına bağlı bir nahiyedir. Meydan, 1928 de Fatsa’nın Kumru Nahiyesine bağlı bir köydür.
Serkeş : Fatsa’nın Güneyinde bulunan köylerde (Geyikçeli, Beyceli, Dağ güvezi, Kösebucağı, Gölköy ve bugünkü Kumru) Osmanlı döneminde Serkeş adlı bir kaza vardı. Bu kaza 1642 de Canik sancağına bağlı iken 1872 de Ünye kazasına bağlı bir nahiyedir. 1882 de ise Fatsa kazasına bağlı bir nahiye merkezi olmuştur.
Kumru yöresi 1928 de Fatsa ya bağlı bir nahiye iken       19.04.1957 gün ve 7033 sayılı kanunla ilçe olmuş 1 Nisan 1960 tarihinde kuruluşu tamamlanarak Fatsa’dan ayrı bağımsız bir ilçe olarak idari bölüme katılmıştır.
Kumru İlçesi’nin Cumhuriyet sonrasında ilk ve tek okulu , bugünkü Atatürk Okuludur. O günkü adı ise Kumru İlkokulu’dur.  Bu okulun kesin kuruluş tarihi bilinmemekle birlikte bir çok resmi kayıtlarda 1925 olarak gösterilmiştir.
   Günümüze kadar ulaşan belgelerden okulun 1925-1926 öğretim yılında ilk mezun verdiği, ve bunların üç erkek olarak diploma almaya hak kazandıklarıdır.  
09.05.1932 tarihinde Baş Muallim Rüştü Bey tarafından “ 1925-1926 yılından önce üç öğrencinin kayıtları haricinde hiçbir kayıta rastlanmadığı” bizzat belge düzenlenerek belirtilmiştir. Kayıtlara göre, 1925-1926 yılında düzenlenen resmi belgelerde İl : Ordu, Kaza : Fatsa ve Nahiye : Kumru olarak yer almıştır.
Okulun bulunduğu yer bugün Kumru Belediye Sarayı’nın bulunduğu yerdir. Bina ahşap bir binadır. Binaya sığmayan öğrenciler şehir merkezinde muhtelif şahıslara ait binalarda eğitim- öğretimini sürdürmüşlerdir.
Kumru 1960 yılında ilçe olmuş, o yıllarda bugünkü Atatürk İlköğretim Okulu arsası alınmış, 1963 yılında da ilk planlı binasına kavuşmuştur.
1925 yılında açılan Kumru merkezindeki ilkokuldan sonra 1948 yılına kadar resmi bir okul açılmamıştır. 1948 yılında başlanılıp, 1949 yılında eğitim-öğretim faaliyetlerine başlayan ikinci okul Aşağıdamlalı İlkokulu’dur. Bu okul için yörenin insanı büyük emek sarf etmişlerdir. Ağaç olarak yapılan okul zamanla yıkılmış, sonra beton olarak yapılmıştır. Zaman sonra bu okula ek binalar yapılarak kapasitesi artırılmıştır.
1951-1952 yıllarında Eski Çok değirmen Okulu hizmete açılmıştır. 1957 yılında Yeni Divan Köyü’ne açılan okulu 1958 yılında Yalnızdam İlkokulu takip ederek, Kumruda okul sayısı bu tarihten sonra artmaya başlamıştır.
Açılan okulların çevre köylere eşit mesafede olmalarına dikkat edilmiştir. Çevre köylerdeki çocuklar uzun yol yürüyerek, kendi köylerinin dışındaki okullara giderek okuma- yazma öğrenmişlerdir. Ayrıca kız çocukları bu dönemlerde okula pek gönderilmemiştir.  
Kumru ve köylerinde okullaşma daha çok 1960’lardan sonra olmuştur. 1960’lı yıllara kadar kız çocuklarının okuduğu pek yoktur. Sınırlı sayıda açılan okullarada yaşça çok büyük erkek çocukların devam ettikleri , bir çok ailenin okullara çocuk vermedikleri olmuştur. –Bekir AKKAYA/ 04.04.2016
KAYNAKLAR :
1.     “Ordu İli Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Eğitimi-Ordu- 1998”  Ordu Valiliği Yayını
2.      Kumru Adliyesi- Dosya no : 199/19

                           

**********Sitemizde yayınlanan yazı, fotoğraf ve dokümanlar başka bir site ya da dergi-gazetede yayınlanacaksa önceden yazılı izin gerektirir. Sitelerimizde yayınlanan diğer doküman veya belgeler , kaynak gösterilmek ve sitesinin ilgili sayfasına link verilmek koşuluyla yeniden yayınlanabilir.Bekir AKKAYA **********

Eski Kumru Hapishanesi

**********Sitemizde yayınlanan yazı, fotoğraf ve dokümanlar başka bir site ya da dergi-gazetede yayınlanacaksa önceden yazılı izin gerektirir. Sitelerimizde yayınlanan diğer doküman veya belgeler , kaynak gösterilmek ve sitesinin ilgili sayfasına link verilmek koşuluyla yeniden yayınlanabilir.Bekir AKKAYA/2000 **********

KUMRU FOTOĞRAFLARI- ESKİ

**********Sitemizde yayınlanan yazı, fotoğraf ve dokümanlar başka bir site ya da dergi-gazetede yayınlanacaksa önceden yazılı izin gerektirir. Sitelerimizde yayınlanan diğer doküman veya belgeler , kaynak gösterilmek ve sitesinin ilgili sayfasına link verilmek koşuluyla yeniden yayınlanabilir.Bekir AKKAYA/2000 **********