KUMRU İLÇEMİZİN TARİHİ /BEKİR AKKAYA

Kumru’nun tarihinden söz etmek için, öncelikle Fatsa ve Ünye İlçelerinin tarihine bakmak gerekir. Yüzölçümü 344 kilometrekare ve denizden yüksekliği 450 metre olan kumru ilçe merkezinin kuruluşu çok yenidir. Ancak Fatsa’ya bağlı bölge olarak yerleşimin tarihi çok eskilere kadar gider. Tarihi kaynaklara göre Fatsa ve Ünye merkezlerine İniş ve yerleşme M.Ö.3000 yılına kadar gider. Sahilden iç bölgelere yerleşme
ise bu tarihlere kadar dayandığı görülür. Sebep ise, sahilde sıtma hastalığının çok yaygın olması olarak g

Fatsa Pontos Krallarından Farnakes tarafından kurulmuştur. Ünye ise M.Ö. 1270 yıllarında yapılan Truva Savaşları sonucunda sömürge haline getirilmiş bir bölgedir.
2. Farnakes’ten sonra Fatsa Bölgesi’nde ayrı sülaleden gelen Polemen hükümdarlık yapmıştır. Fatsa’dan Trabzona kadar uzanan sahil şeridi ile iç kesimlerde kalan Tokat-Niksar, dolayısıyla kumru Bölgesini kaplayan bir sahada Pont Polamonyan Devleti (Polamonyak) kurulmuştur.

Kumru ve Fatsa çevresi M.Ö 584-555 yıllarında Pers İmparatorluğunun elinde kalmış, iskender’in M.Ö. 344 yılında Anadoluya geçmesiyle M.Ö. 331 yılında Kumru ve çevresi Perslerden alınarak Pont Devletinin hakimiyeti altına girmiştir. Pont Krallığı üç asra yakın Kumru ve Fatsa bölgesinde kalmış, merkez olarak ta Fatsa’yı değil, Fatsaya bağlı Bolaman’ı merkez olarak kullanmıştır. Kumru-Fatsa ve bu bölge Pont Devletinden kurtuluşu M.S.395 yılında Anadolu Topraklarının Doğu Roma Devletinin hakimiyetine girmesiyle son bulmuştur.

M.S. 391-395 yıllarında Orta Asya’dan büyük göçler halinde gelen Peçenek ve Kuman Türkleri Kumru ve çevresinde uzun süre kalmış, yörenin Türkleşmesinde büyük rol oynamışlardır. Bir ara Anadolu’ya Hıristiyanlık hakim olmuş, bu arada sahilin tamamı olmasa da büyük ölçüde Hıristiyanlığın tesiri altında kalmıştır. Savlı Bey’in 1075 yılında Samsun’dan Giresun’a kadar olan bölgeyi feth etmesiyle bu duruma son verilmiştir. 1104 yılında Bizans Kralı Aleksius Kumru gibi iç bölgeleri Danişmedli’lerden geri almak için büyük seferler düzenlemiş, ancak Danişmend Ahmet Gazi ve oğlu ismail Gazinin direnmelerine karşı bölgeden çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu başarıda Kumandan iltekin Gazinin akıllı davranışları ve rolü çok büyük olmuştur. Ahmet Gazinin vefatını fırsat’bilen Bizans ordusu, tekrar Kumru ve çevresini ele geçirmiş, Selçuklu Sultanı 2. Kılıçarslan Kumru ve çevresini 1178 yılında kendi topraklarına katmıştır. Selçuklu Devletinin Kösedağ Savaşından sonra gücünü kaybetmesi üzerine yörede karışıklıklar olmuş, bu topraklarda bir çok beylikler oluşmuştur, işte bu beylikler döneminde (1327-1380) yılları arasında bölge önce Eratna Beyliği’ne, bu beylikten sonra kurulan Kadı Burhanettin devleti zamanımda bölge bu devletin idaresi altına girmiştir.Bu durum uzun sürmemiş 1389’da Hacı Emir Oğulları Beylerinden Süleyman Bey, Tacettin Bey’le yaptığı savaşı kazanarak Kumru ve çevresi Hacı Emiroğullarının eline geçmiştir.

 Yıldırım Beyazıt 1398 yılında Samsun (Canik) ve Ordu topraklarına girerek bu bölgeyi Osmanlı topraklarına katmıştır.

Bu tarih esas olmakla birlikte, bölgenin ve Kumru çevresinin esas itibariyle Osmanlı topraklarına geçişi 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet zamanına rastlar.

1831 yılında Osmanlı imparatorluğu 29 eyalete ayrılmış,. Fatsa’nın kıyı şeridi ve iç kesimlerde kalan Kumru topraklan Ünye ile birlikte Canik (Samsun) livasına bağlanmıştır. VIX. Yüzyıl sonunda Trabzon vilayetinin Sancağı durumunda olan Samsun idari bakımından 6 kazaya ayrılmış, bunlardan birisi de Fatsa’dır.

(1337)-1229 yılında Samsun Mutasarrıflığına kaymakamlık olan Fatsa, bu tarihte Ordu ilinin bir ilçesi haline getirilmiştir. Bugünkü Yalnızdam merkez olmak üzere 1926 yılında belediye olmuştur. Daha sonra Kumru ilçesi, Karaçalı Köyü Merkez olmak üzere 7033 sayılı kanunla 1 Nisan 1960 yılında ilçe haline getirilmiştir.

ADININ NEREDEN GELDİĞİ :

Güney-Kuzey istikametinde akmakta olan ELEKÇİ DERESİ bilinmeyen bir tarihte taşarak şimdiki ilçe merkezine fazla miktarda kum bıraktığından burası KUMLU ismiyle anılmaya başlanmış, daha sonra Kumlu, bugünkü adı olan KUMRU haline gelmiştir. Genel söylenti bu olmakla birlikte, Kuman Türklerinin bu bölgede uzun süre kaldıkları ve bölgenin Türkleşmesinde etkin rol oynadıkları da bir gerçektir. Kumru ismi Kuman Türklerinden de gelmiş olabilir. Her kum biriken yerin ismi Kumlu olmadığına göre, Kuman Türklerinden bu isim aldığı daha doğru görülmektedir. Yine bir başka söylenti ise bunları yalanlamakta ve Kumru ismi bir sülale tarafından verilmiştir. Bu sülale ise Doğubeyazıttan gelerek Fizme’ye (BUGÜN BU SÜLALEYE HALİL EFENDİ OĞULLARI DENİR) oradan da Kumruya gelip ilk kez Kumru şehir merkezinde bir yerleşim yeri kuran daha sonra HOCAZADELER olarak bilinen sülale tarafından KUMRU adı verilmiştir. Ne kumla ne de Kuman Türkleri ile hiçbir ilişki yoktur…geniş bilgi yakında çıkacak Kumru kitabında…..(BA)

KUMRU’NUN GENEL TANITIMI :

Kumru ilçesi Ünye-Tekkiraz kara yoluna bağlı Meydan ve Aşağıballık Köylerine 20km.’lik, doğuda Fatsa’ya-Geyikçeli karayoluna bağlı Beyceli, Gölköy ve hatipli Belediyeleriyle 25 km.’lik, Güneyinde bulunan Korgan ilçesine bağlı Yaylacık ve Çayıralan Köyleri ile 18 km.’lik, Batıda da Niksar ilçesine bağlı Karakuş ve Sele Köyleri ile 15km.’lik Kuzey batıda bulunan Akkuş ilçesine bağlı Damyeri ve Tuzak Köyleri ile 22km.’lik olmak üzere toplam 120 kilometrelik’lik bir sınır hattına sahiptir. 31 Köy, 2 Belediye (Fizme veYukarıdamlalı Beldesi) ve 124 mahallesi mevcut olup bunların kapsadığı alan 256 kilometrekaredir.

Kumru’da 40 bin nüfus yaşamaktadır. Kumru Merkezi 5 Mahallesi ile kapsadığı alan 14 km kare olup ilçe merkezinde yaklaşık 19 bin kişi bulunmaktadır. Kumru ilçesi Fatsa’ya 35 km. olup, her istenildiğinde Kumru,Fatsa arasında vasıta bulmak mümkündür. Tüm köylerinde ,elektrik ve telefon mevcut olup ulaşım bütün köylere yapılabilmektedir.

Ancak köy yolları kış ve yağmurlu havalarda bazen kapanabilmektedir. Halkın en fazla yakındığı problem Kumru’da yoldur. Yol haricinde Kumru ve köylerinde yaşamak için herhangi bir problem mevcut değildir. Halkının sıcak ve cana yakın oluşları dışardan Kumru’ya gelenleri Kumru’yu sevdirmiştir. Kumru’da arazinin engebeli ve dağlık olması bütün köyleri dağınık hale sokmuştur. Her köy uzunca birkaç mahalleden oluşur. Toplu köy Kumru’da hemen hemen yok gibidir.

İKLİM :

Kumru ve çevresinde Karadeniz iklimi hüküm sürmekte olup yazları sıcak, kışları soğuk geçmektedir. Kış ayları genellikle yağmur ve kar yağışlıdır. Mart, Nisan ve Mayıs aylarında yoğun bir şekilde yağmur, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında kar yağışlıdır.

ARAZİ YAPISI :

Karadeniz dağ silsilesi Kumru’da da mevcuttur. Dağların yakınlarında bol yayla mevcuttur. Düzoba Yaylası en meşhuru olup her yıl bu yaylada şenlikler de düzenlenmektedir. Ormanlık arazi olarak Çatılı ve Şenyurt Köylerindeki ormanları söylemek mümkündür. Ancak yeşillik deyince tüm Kumru ve köylerine hakim olup açık bir arazi yaylalar haricinde görmek mümkün değildir.

SU KAYNAKLARI :

Kumru ve köylerinde arazi yapısı dağlık ve engebeli olduğu için irili ufaklı bir çok su kaynakları mevcuttur. Kumru’da kullanılan su kaynakları yaylalar civarındaki Pınaralan, Akkancık, Soğukpınar, Kırkkızlar, Boyacılı, Karacalar ve Çatılı su kaynakları belli başlı yerlerdir. Bu kaynaklarda yaz ve kış su bulunup, bunların birleşmesi ile ELEKÇİ ÇAYI oluşur. Halkın ELEKÇI DERESİ dediği su topluluğu tam Kumru merkezinin ortasından geçmektedir. Bu sebeble şu anda şehir merkezinde beş köprü mevcuttur. Belediyenin Kumru merkezine getirilmesi için büyük bir su çalışması mevcuttur. Sözünü ettiğimiz elekçi çayı, Dağgüvezi Çatağı (islamdağ) mevkiine geldiğinde Elekçi Irmağı adını alarak Karadenize dökülür. Bu dereye Elekçidenilmesinin sebebi, bu dere mevkiinde çok eksilerde Elekçi denilen ve elek yapıp satan kavimin yaşadığı, daha sonra bu yaşayanların bir sel ile yok oldukları bu sebeple bu dereye ELEKÇİ denildiği söylenilmektedir. Köylerde ise sudan yana herhangi bir sıkıntı mevcut değildir. Büyük çoğunlukla sular evlere kadar ulaşmıştır.

BİTKİ ÖRTÜSÜ :

Kumru ve köylerinde bitki örtüsü iklim şartları ile yakından ilgilidir. Her mevsimi yağışlı nispeten ılımlı bir iklimin hüküm sürmesi bitki örtüsünün gür ve çeşitli olmasına sebep olmuştur. Daha çok arazi nemli dağ ormanlarıyla kaplıdır. Ağaç çeşitleri arasında gürgen, karaağaç, meşe, kestane, ceviz ve yüksek kesimlerde iğne yapraklı ağaçlar yer alır. Azda olsa kayın ormanlarına rastlamakta mümkündür.

SANAYİ :

Erçallar Fındık Fabrikası iki adet ağaç parke fabrikası ve bir adet fındık kırma atölyesi mevcuttur.

TARIM :

Toprakların yüzde doksanı fındık ağacı ile kaplıdır. % 5’i tarıma elverişli olan ilçemizde toprağa dayalı tarım yok denecek kadar azdır. Halk kendisi kışlık ihtiyaçlarını mısır, pataTes ve lahana yetiştirerek karşılar. Halkın büyük çoğunluğu geçimini fındık mahsulü, inşaat işçiliği veya başka yollarla temin etmektedir.

Kumru ve köylerinde çayır ve mera alanları yok denecek kadar azdır. Yayla kesimlerinde çayır ve mera alanlarına biraz olsun rastlamak mümkündür. 1950’li yıllarda hayvancılık bugünkünden iki-üç kat daha fazla iken,, fındığın hüküm sürmesiyle hayvancılık çok gerilemiştir. Fındığın olmadığı alanlarda ise hayvancılık elverişli değildir. Bugün Kumru’da en fazla beslenen hayvan sığırdır. Bunu koyun takip etmektedir. Diğer beslenen hayvanlar at, manda, katır, eşek olup bunlarda çok az sayıdadır. Genelde aileler süt ihtiyacını karşılamak için evlerinde 1-2 inek beslemektedirler. Kumru’nun Yukarıdamlalı Beldesi, Çatılı ve Karacalarda hayvan sayısı Kumru’nun toplam %20’sini teşkil etmektedir.

EKONOMİK NÜFUS HARAKETLERİ :

Kumru ve Köylerinde yaz aylarında Ege, Marmara ve iç Anadolu Bölgelerine inşaat işçiliği veya başka yerlerde çalışmak için gidenlerin sayısı nüfusun %70’ini oluşturmaktadır, %20’lik kesim fındığı toplar ve satar. %10’luk kesim ise yaz ve kış hiç çalışmaz. Kışın inşaat işçiliğinden köylere dönmesi ile Kumru ve çevresinde bir hareketlilik başlar, inşaatlarda kazanılan para ve fındıktan alınan paralar birleşince alım satımlar çoğalır. Gençlerin evlenmesi de genelde fındığa bağlıdır. Göç durumuna gelince, sürekli ve geçici olmak üzere iki kısma ayırmak mümkündür. Geçici göçlerin oluşturduğu kesim mevsimlik iş için inşaat ve başka iş yapmak ve para kazanmak için yapılan göçlerdir. Sürekli göç ise Kumru ve köylerini satarak başka bir şehre yerleşmek amacı ile yapılan göçlerdir. Bu göçe sebep iş sahasının olmayışı, nüfusun çokluğu ve toprağın miras yoluyla sürekli parçalanması sebebiyle yapılmaktadır. Sürekli göç son zamanlarda Kumru’da çok fazla artmıştır. Kumru’nun ekonomi ve Coğrafi yönü göz önünde bulundurulursa, bu göçü engellemek biraz zor gözükmektedir. En fazla göç, istanbul, Samsun, izmir, Ankara ve Bursa’ya yapılmaktadır.

TURİZM :

Ulaşım problemi ortadan kaldırılırsa Kumru turizm açısından son derece elverişlidir. Sahile 35 kilometre olan Kumru gerçekten görülmeğe değer bir ilçedir, insanları sonderece misafirperver ve hoşsohbettir. Kumru yer olarak iki vadi arasında olup, hemen güneyinde Erikçeli Kayabaşısı (BAKACAK) 1200 metre yüksekliğinde görülmeğe değer bir yerdir. Kuzeyde Ericek tepesi ve acı suyu son derece meşhurdur. Kayabaşından ve Ericek tepesinden Kumru’yu seyretmek insanlara alışkanlık yapmaktadır. Kayabaşına gidip bir et yemek, Pösküden deresinde balık yemek, Ericek te acı su herşeye değer.

Ya yaylalarımız: Kumru’da yaylaların sayısı sayılmayacak kadar çoktur. Düzoba Yaylası’na gitmeyen yayla görmemiş sayılır. Soğuk suları ve temiz havası bambaşkadır. 1992 yılından bu yana Düzoba Yayla Şenlikleri yapılmış, yollar düzeltilmiş birde pazar günleri pazar yeri açılmıştır. Düzoba yaylası Kumru merkezine 25 km olup, Fatsa’ya, yani denize uzaklığı 60 km’dir. Ericek Yaban Çileği şenliği muhteşem olmaktadır. Ericek 100 dönümlük bir alana sahip olup Kumru’ya uzaklık 7 kilometre kadardır. Soğuk su ve çamlığı özelliklede çileği son derece meşhurdur.

Önemli şahsiyet olarak Fizmeli Abdi Hocanın kabirini ziyaret etmeyen hemen hemen yok gibidir. Ayrıca Fizme Kurban ve Ramazan Bayramlarında birinci gün muhteşem güreşler tertip etmektedir. Fizmenin bu geleneği hangi tarihte başladığı belli değildir. Fizme denilen köyün topraklarına davul ve zurna sokulması şayet sokulursa öleceğine inanma mevcut olup, kurulduğundan bugüne davul zurna sokmaya kimse cesaret edememiş, büyük alimlerin bu topraklara okuduğu inancı hakimdir.

EĞİTİM :

Kumru’nun bütün köylerinde okul mevcuttur. Eğitimin sekiz yıla çıkartılmasıyla Aşağıdamlalı (Aşağı Fizme) merkez ilköğretim olarak çevre okullardaki öğrencilerin sekiz yılı okumaları için düzenlenmiştir. Ayrıca Cokdeğirmen Merkez çevre okulların öğrencilerin” sekiz yılı tamamlamaları için ilköğretim olarak programlanmıştır. Kumru merkezde iki ilköğretim, bir lise (buyıl çok amaçlıya çevrilmiştir) ve bir de imam Hatip Lisesi mevcuttur. Merkeze bağlı mahallelerde de okullarımız mevcuttur. Son bilgilere göre Kumru’da okuma yazma oranı %76’dır. Genel olarak erkeklerde okuma oranı %60’dır. Kadınların okuma oranı bu oran karşısında düşüktür. Lise ve yüksekokul çıkışlı köy olarak Aşağıdamlalı ve Tekke benim bizzat incelememde (BEKİR AKKAYA) köylerde birinci sırada yer almaktadırlar. Ancak Fizme (Aşağıdamlalı ve Yukarıdamlalı) imam Hatip Lisesi çıkışlı olarak köylerin birinci sırasında oturmaktadır. BEKİR AKKAYA….

NOTLAR :

1. Bu yazı Bekir AKKAYA araştırması olup ilk kez Ordu Haber Gazetesi Kasım 1997 yılında fotoğraflarla birlikte yayınlanmıştır.

2. Bu Yazı inceleme ve araştırmanın bir bölümü olup, daha geniş bilgi yakında Kumru İlçesi ile ilgili kitapta yer alacaktır.

BEKİR AKKAYA – 15 Ocak 2003

http://www.kumru.org/kumrutan.htm
Kumru ilçesi ile ilgili bazı linkler aşağıdadır:

http://www.kumru.org/

KAYNAK : http://www.poder52.com/modules/icerik/item.php?itemid=19

Yorum bırakın