HAMİT KISIK HOCA (TARAKCI HAMİT HOCA)

BU RESİM İLK KEZ BU SAYFADA YAYINLANDI

Kumru evliyaları /BEKİR AKKAYA

Kumru evliyaları

A- EVLİYA NEDİR? YA DA ORDU EVLİYALARI KİTABI ÜZERİNE :

Geçen hafta kısaca Kumru’nun tarihinden söz etmiştik. Bu yazımızda ise Kumru Evliyaları üzerinde duracağız. Birkaç yıl önce Sıtkı Çebi imzası ile yayınlanan “Ordu Evliyaları” kitabında Kumru Evliyalarından hiç söz edilmemişti. Bunun üzerine Kumru ve köylerini adım adım dolaşarak bu konuyu araştırmış, araştırma sonuçlarını Ordu Haber Gazetesi – Mart-1998 tarihinde okuyucularımızla paylaşmıştık. O günden bugüne kitabın yeni baskısının yapılıp yapılmadığını bilmiyorum. Benim Merak ettiğim konu, kitabın ikinci baskısında Kumru Evliyalarından söz edilip edilmeyeceği. Her ne kadar birinci baskıda Kumru Evliyalarınsan söz edilmemiş olsa da, okuyacağınız yazı Kumru topraklarından evliya olup olmadığı konusundan “var olduğuna dair” hiçbir kuşku bırakmamaktadır. (BA)
EVLİYA: Veliler. Velayet ve keramet sahibi. Allah’a yakın
adam, iyi ahlak sahibi. KERAMET: Evliyadan sadır olan harikulade hal. (1)
EVLİYA VELİ: Tasavvufta, velayet (ermişlik) makamına ulaşan kimsenin Çoğul şekli evliyadır. Allah’ın dost ve sevgili kulu. KERAMET: Allanın veli kullarının gösterdiği olağanüstü haller. Veliyi veli kılan onun keramet göstermesi değil, Islamın

kurallarını uygun olarak yaşamasıdır. (2)
Sözcüklerden anladığımız kadarıyla Evliya; Hayatını, nefsinin arzularını yok etmeye çalışarak ibadetle geçiren; kendisinde gayb-den haber verme, halleri keşfetme gibi olağanüstü haller zuhur ettiğine inanılan, keramet sahibi olduğu kabul edilen ermiş kişilere EVLİYA denilir,
Evliya, Velinin çoğulu yani cem’idir. Veli, Kur’an’daki anlamıyla Allah’ın dostu, sevgili kulu demektir.
Yine sözcüklerden anladığımız kadarıyla, Keramet evliyadan ortaya çıkan olağanüstü hallerdir. Evliya için, zaman ve mekana göre, bir çok keramet söz konusu Alabilir, Ancak kerametini açıklamamış nice evliyalar vardır ki, biz bunların kim olduklarını bilemeyiz, Keramet haktır, doğrudur. Fakat, evliya için keramet bir hedef yani gaye değildir. Mutasavvuflara göre, evliyanın kerametini gizlemesi esastır.
Halkımız, hakkında sadece duyduğu menkıbelere göre bilgi sahibi olduğu bu kişilerin kabirlerini, türbe veya makamlarını ziyaret ederek, onların ruhaniyetlerinden yardım dilemek suretiyle, manevi bir tatmine kavuşurlar. (3)
“ORDU EVLİYALARI” KİTABI ÜZERİNE hocamız. Sayın Nuri Kahraman Bey’in Başkanlığını yaptığı, Ordu Ensar Vakf’ının çalışmalarını takdir etmemek mümkün değil. Gerek düzenlediği “Pilav Günleri” ile, gerekse çıkardığı dergi ve kitaplarla ve diğer etkinlikleri ile, vakıf, Ordu’nun göz bebeği’ 11.si şu anda yapılan ramazan ayında devam eden “Kitap Günleri” halen devam etmektedir.
Ordu Esnaf vakfının düzenlediği 1996 yılındaki Ordu İmam-Hatip Lisesi Mezunlarını bir araya getirmek maksadı ile yapılan “Pilav günü”ne bende katıldım. İşte bu esnada elime vakfın çıkardığı bir kitap geçti. Kitap ORDUNUN TARİH BABASI” diye bilinen, Üstat Sıtkı Çebi’nindir. Ensar Vakfı tarafından basılmış büyük bir araştırma ürünü olduğu, kitabı okuyanlar’ anlayacaklardır. Kitabı okuyunca bilmediğim, duymadığım bir çok evliyanın Ordu toprakları içerisinde de bulunduğunu Öğrendim. Ancak, kitabı okuyunca üzüldüm de. Çünkü merkez dahil Ordu’nun on dokuz ilçesi mevcut, ilçelerin bir çoğunda evliya olduğu zikrediliyor. Ancak, Kumru ilçesinde hiç bir evliyadan söz edilmiyor. Oysa, diğer ilçelerde olduğu gibi Kumru’da da evliyanın olduğu yöre halkı tarafından bilinmektedir.
ORDU’NUN TARİH BABASI-ARAŞTIR-MACI- YAZAR Muhterem SITKI CEBİ, Ordu Haber Gazetesi’nin 4. sayısında bizim bu ifadelerimizi doğrular nitelikte bilgiler veriyor. Ve şöyle diyor: “Henüz ulaşamadığını bazı evliyalar var, bunu da kitap çıktıktan sonra Öğrendim. İkinci baskıda bunları gözden ge-çireçeğim.” Yine aynı söyleşide Üstad Sıtkı Çebi: “-Karadeniz’de türbe şekli yapı geleneği yok. Kabirleri türbe şeklinde örtmekten ziyade, çoklukla etrafını 1 veya 1.5 metre yüksekliğinde aralıklı tahta perde ile çevimenin tercih edildiğini, kubbeli yapıların yakın tarihten itibaren yapılmaya başlandığını, söylüyor.(4) Bu ifadeler de Kumru’da çok sayıda evliya olduğunu bize gösteriyor.

B- KUMRU EVLİYALARI
İLÇEMİZ KUMRU’DA EVLİYA VAR!
Bizim araştırmalarımıza göre Kumru İlçesinde evliya var. Hem de çok fazla. Aslında başlı başına araştırmaya değer bir konu. Üstat Sıtkı Çebi’nin ifadelerinden anlaşılacağı gibi, sağlığında evliyalığı kesin olarak bilinen büyük zatların kabirleri bile normal kabir konumunda. Bu tür kabirlerde, diğer kabirlerden değişik tarz sadece (fıraktu denilen) ağaçlarla çevrili olması. Halkın da buraları sık sık ziyaret etmesi olarak söylenebilir. Ancak, bu zatlarla ilgili halkın dilinde bir çok olağanüstü olayların anlatılır olması, kabirlerde yatan kişinin Allah dostu biri olması gerçeğini ortaya koyuyor.
ilçemiz Kurmru ve köylerinde evliya olarak bilinen yerleri sıralamamız gerekirse, bizim tespit edebildiklerimiz: Ezetlü Evliyası (Aşağıdamlalı), 2. Büyüktepe Evliyası (Balı), 3. Isıtma Evliyası (Akçadere), 4. Mezarlık Yanı Evliyası (Çatılı), 5. Tuzak Evliyası (Çatılı], 6. Okçulu Evliyası (Çatılı) 7. Boğaz Evliyası (Çatılı) 8. Pistan Evliyası (Çatılı), 9. Karın Evliyası (Derbent) 10, Hıcılık Evliyası (Derbent), 11. Karortmen Evliyası (Derbent), 12. Erene Düzü Evliyası (Divanitürk), 13. Boğmaca Evliyası (Duman), 14. Deli Kız Evliyası (Esence-Pencik], I5.Garibler Evliyası (Eskiçok Değirmen), 16. Kepez Evliyası (Ortca), 17. Dikmen Evliyası (Gökçeli), 18, Şehitler Evliyası (Gökçeli), 19. Karaavu Evliyası (Güneycik), 20. Hatip Evliyası ’ (GÜneycik), 21. Karacalar Evliyası. 22. Büyüker Evliyası (Konaklı), 23. Hıdırcık Evliyası (Konaklı), 24. Dörek Evliyası (Ortaca), 25. Tekke Evliyası (Şenyurt), 26. Tekke Yalın Evliyası (Tekke Köy), 27. Aşağıalan Evliyası (Yalnızdam), 28i. Çetir (Çiz) Evliyası (Güneycik), 29. Hacıveli Evliyası (Divani Kayabaşısı), 30. Abak Evliyası (Divani)…vs…. Bu köylerle birlikte evliyaların isimlerini zikretmeye çalıştık. Burada açıklayamadığımız Fizme Köyünde, her kabristanlıkta sayısız evliya mevcut. Anlatılanlar başlı başına bir kitap konusu.
Ayrıca, evliya diye tanınan yatırların dışında, Kumru ve köylerinde kerametleri dilden dile anlatılan tanınmış Allah Dostlarının da sayısız kabirleri mevcut. Bu zatların da hayatları ayrı bir inceleme konusu. Bu kişilerin de kabirleri sık sık halk tarafından ziyaret edilir. Halk onları evliya olarak bilir. Bunların hepsini açıklamamız mümkün olmadığı için konumuza ışık tutması için bazı isimleri açıklamak faydalı olur düşüncesindeyim Bunlardan bazıları: 1. Müderris Abdu Hoca (Akçaalantürk), 2. Sülman Efendi (Akçadere), 3, Mırozu Ömer Hoca (Keşlik), 4, Müderris Mehmet Efendi (Keşlik), 5. Aödullahi Meki Hazretleri (Çakıllı), 6, Abdullahi Mekki Hazretlerinin Babası (Derekoy-Yukarıdarmlalı) , 7, Müderris Ali Rıza Efendi (Fizme}. 8, Kör Hafız (Fizme) 9. Yanaşma Halil Hoca (Işılga) (Balı), 10. Hacı Mehmet Efendi (Balı), 11. Kırca Hoca (Ballık), 12, Koca Hatipler (çatılı), 13. Ehliman Haco (Derbent), 14. Hacel Ali Hoca (Esence – Pencik), 15. Üsin Hoca (Güneycik), 16. Hacı Hasan Sunma (Ortaca), 17- Hatip Hoca (Gümüş) (Konaklı], 18. Sait Hoca (Kovancılı), 19. Paşa Hoca (Küçükakçakese), 20. Hüseyin Nargül Hoca (Şenyurt), 21. Hatip Mehmet (tekke), 22. Yusuf Ziya Işık (Yeniakçaalan), 23. Şaştım Hoca (Demircili), 24. Ahmet Hoca (Demircili), 25. Abdi Hoca (Fizme), 26. Hamit Hoca (Tarakçı) (Fizme), 27. Halil Hoca (tatlıgül) (Çokdeğirmen), 28. Ömer Hoca (Fatsa) (Çokdeğirmen), 29. Mehmet Hoca (Fizme), 30. Abdullah Hoca (Nutkullu Hafız) (Fizme) …….vs..,, bunlar bizim isimlerini tesbit ettiklerimiz.
Evliyalar olarak, Demircili’de Ehliman, Ayvalı’da, Kömerik, yine Ayvalı’da Kayabaşı, Demircili’de karaağu ve yine Demircili’de Üçler Evliyalarını söylemeden geçmemiz mümkün değil. Konumuza ışık tutması açısından Kumru’da en fazla adından söz edilen Fizmeli Abdi Hocayı tanıtalım.

C- KUMRU EVLİYALARINDAN VE BÜYÜK ALİM ABDİ HOCA :

ABDURRAHMAN HOCA (ABDİ HOCA): (1860-1957)
Asıl adı Abdurrahman Hilmi Bilici olan Abdi Hoca, 1860 yılında Kumru’nun Aşağıdamlalı Köyünün Avdullu Mahallesinde doğdu (Avdullu bugün Kumru ilçemizin yeni bir köyü olmuştur.) Yörede, “Abdi Hoca” olarak tanınır. Yörenin tanınan en meşhur din alimlerinden birisidir.
Öğrenimine ilk olarak, şu anda Kumru Merkez camii olarak hizmet veren, Kumru Medresesinde başlamıştır. Daha sonra Korgan İlçesinin bugünkü Yeni Pınar (Findekse) Mahallesinde bulunan Sarı Müftünün Babası Mustafa Efen-di’den dersler aldı.
İlme ve öğrenmeye karşı büyük merakı olan Abdi Hoca, ilmini daha da artırmak için Ünye İlçesi’ne gitti. Ünye’de Hacı Yusuf Efendi’den dersler aldı. Abdi Hoca, Ömrünün yirmi yılını ilim öğrenmeye adamıştır.
Daha sonra öğrendiklerini memleketinde öğretebilmek ve insan yetiştirmek amacıyla Kumru’ya gelerek iki yere medrese açmıştır. Birinci medreseyi Kumru’nun Aşağıdamlalı Köyünün Çakıllı Mahallesinde (Çakıllı bugün Aşağıdamlalı Köyünden ayrılarak, kurtuluş Köyünün bir mahallesidir-Bugün ise Fizme Beldesinin bir mahallesidir.) diğerini ise, Bugün Aşağıdamlalı Köyünün topraklarında bulunan Akdana Mahallesi’nde açmıştır. Açtığı bu medreselerde kırk yıl öğrenci okutarak iki defa icazet vermiştir.
Ünü her tarafa yayılan Abdi Hocaya yaptığı hizmetlerden Ötürü devletçe bir sancak verilmiştir. Bugün bu sancak, halen şu anda Korgan’da ikamet eden torunu Ahmet Bilici’de bulunmaktadır.
Ömrünün (Tamamını ilme ve Öğrenmeye adayan Abdi Hoca 1957 yılında Aşağıdamlalı (Aşağı Fizme) Köyünün. Avdullu Mahallesinde vefat etmiştir. Kabri şu anda yeni köy olan Avdullu Köyünde bulunmaktadır. Kabri uzak ve yakından sık sık ziyaret edilen Abdi Hoca, bugün de tüm çevre ilçeler tarafından tanınmaktadır. (5)

ABDİ HOCANIN VEFATINDA YAZILAN BAZI BEYİTLERDEN SEÇMELER:
Ağlayanların alırdı derdini
Tutmuş idi sitkıyle dini
Kendisi hem tarikat ehli
İmdat eyle Allah’ım imdat eyle
Şefaatini cümlemize nail eyle.

957 Eylül 24 Salı gecesi
Dünyayı terk eyledi asrın havacısı
Ruhu teslim eyledi ol mübarek gecesi
Ağlan efendiler her yere oldu ilan.

Bütün dostları Akdana’ ya geldiler
Ol zatın gittiğini gördüler
3 alim peş peşe vefat ettiler
Ağlan Efendiler

Vefat edince haber gitti her yere
2 kaza 4 nahiye doldu hep bir yere
Namaz kılmak için kondu bir yere
Ağlan efendiler

İki yerde medrese okuttu
Bütün mollası cihanı tuttu.

Cemaatin sayısını ancak Allah bilir
Ben sandım Yarabbi dünya hep burda
Bizim gibi cahiller bu kadar görür
Ne için ağlamasın bu halk ne için?
Oğlu Sabriye dört gün sonra
Göçüm giderek demiş
Dört günü tamamladı durmadı daha
Gezdim içimden ağlaya ağlaya.

Gel şair Hüseyin Yakma Yüreğin
Nedir Havacımdan senin dileğin
Yoktur ahiret için bir hazır emeğin
Ağlan efendiler(6)

KAYNAKLAR:
1 .Hayat Büyük Türkçe Sözlük. Hayat yayınları -İSTANBUL
2.Risale Masa Ansiklopedisi. Risale Yayınları. Komisyon. İstanbul
3.Ordu Evliyaları. Sıtkı Cebi. Ordu Ensar Vakfı Yayını. Ordu
4. Ordu Haber Gazetesi. Sıtkı Çebi İle Söyleşi -Yıl:1. Sayı:4 Kasım 1997. İstanbul
5. Dünü ve Bugünü ile Korgan, Selim Uzan. Gelişim Matbaacılık. Ankara
6. Halk Şairi Hüseyin Akan. Vicdan Sesi Matbaası, 1958, Samsun, 

Bekir AKKAYA
Yayın Tarihi : 14 Kasım 2004 Pazar 08:35:44
Güncelleme :14 Kasım 2004 Pazar 10:09:57

KAYNAK: http://www.kenthaber.com/karadeniz/ordu/kumru/Haber/Genel/Normal/kumru-evliyalari/012a012f-8d24-4cf9-a1be-d81c96706d35
Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?

Yorumlarınız
Mehmet AYIK IP: 81.214.179.xxx Tarih : 23.04.2005 20:40:24
Sayın Bekir AKKAYA, Sitenizi sık sık ziyaret ederim. Ancak bu habere kadar biraz gayret göstererek siteyi hazırladığınıza inanırdım. Fakat bu son haberiniz sadece bir söylenti ve efsanelere dayanan bir yakıştırmadır. Ayrıca EVLİYA terimine layık olan kaç insan vardır bu dünyada? Bir de halkı birbirine düşürüp tefrilkaya sebebiyet veren insanları da VELİ diye tanıtıyorsunuz ya! LÜTFEN biraz ciddiyet ve araştırma……….
adem salman IP: 88.225.41.xxx Tarih : 16.01.2007 10:43:49
insanlar ağaçlara çaput bağlıyor ve türbelerde mum yakıyor neden burada evliya var bizlere yardım eder diye. ve sizler şurada evliya var burada falanca evliyası var diye yazarsanız halkımız daha çok ağaçlara bez (çaput) bağlar çookk… yakışmadı hocam yakışmadı ormanlardaki tarihi büyük yaşlı ağaçları evliya diye millete tanıtmanız olmadı… saygılar
adem çoban IP: 81.214.101.xxx Tarih : 04.03.2007 13:55:37
kumruda bide kırkkızlar evliyası var düzoba nın ötessinde kalıyo burda bende şifalar buldum az çok ben de kumruluyum ama şu anda bursada hem okuyup hem çalışoyorum burdaan tüm halkımada selam gönderiyorum
seher bulduk IP: 88.232.93.xxx Tarih : 08.08.2007 18:30:08
Sayın Bekir AKKAYA,çok güzel sözle başlamak istiyorum.1.si bana bir kelime öğretene bin yıl köle olurum.2.si kusursuz dost arayan cihanda dostsuz kalır.sitenizde rivayed de olsa ALLAH C.C dostlarının dünya’nın her yerinde olduğunu biliyoruz.insanları ibadete yönelten bir nebzede olsa günahlarından utandıran menkibeleri hayatları okumak çok hoşumuza gidiyor.belki evliya terimine uygun çok az insan olsada kalplerdekiarpa tanesi kadar imanları yeşertiyosunuz.biz size teşekkür ediyoruz. ALLAH’A emanet olun.
tayfun basturk IP: 85.102.174.xxx Tarih : 07.11.2007 22:13:21
SELAMIN ALEYKÜM DİYEREK BASLAYIM HOCAM BEN SIK SIK DEĞİŞİK RÜYALAR GÖRMEYE BASLADIM BİZİM KÖYDE EVLİYA DİYE BİLİNİ BİR YER VARDI ORAYI PARAM OLUNCA CEVİRECEM DİYE AKLIMDAN GECİRİYORDUM VE KORKULU RÜYALAR GÖRMELERİM ÇOĞALDI SİZDEN BANA YARDIMCI OLMANIZI RİCA EDERİM

ilhami bice IP: 78.163.170.xxx Tarih : 18.11.2007 00:04:14
sevgili bekir akkaya.herşeyden önce yaptığınız çalışmalardan dolayı sizi ve ekibininizi kutluyor başarılar diliyorum.sn akkaya.gayem kusur aramak değil sadece bir öneri insanları bilgilendirelim derken yanıltmayalım bizim zamanımızda çaput bağlanarak şifa beklenen ağaçlar şimdi evliya olmuşlar belki haklısısnız bizde ozaman çocuktuk şimdi adam olduk…….saygılar

ahmet uslu IP: 78.170.50.xxx Tarih : 05.03.2012 22:50:36
evliya oldugunu bilmek içiin evlia olmak lazi abdi hocaya yetiştim evliyadır digerleri rivayetitir benc .İlhami bice rüyalari parapiskoloijiktir tedavi olmazsa hastalı kronikleşi.Allah şifa versin

KORGAN İLÇESİNİ TANIYALIM


         
KORGAN İLÇESİ 
         Orta Karadeniz Bölgesi’nde, ordu iline bağlı bir ilçe olan Korgan, kuzeyinde Fatsa, güneydoğusunda Aybastı, Güneybatısında Niksar, kuzeybatısında Kumru ilçeleri ile çevrilidir. 
            Merkezle birlikte beş belediye ve 16 köyden oluşmaktadır.
            Ordu’ya 91 km olan Korgan,  Fatsa’ya ise 36 km’dir. Kumru’ya ise Fizme yolu istikametinden 17 km’dir.
            Korgan’a gitmek için Samsun’dan gelirken Fatsa girişindeki Elekçi Deresi Köprüsü’nün girişinden sağ tarafa Kumru yoluna girdiğinizde Korgan yoluna da girmiş olursunuz. Elekçi Deresi’nin takip ederek 36 km’nin yarısına gelip sola döndüğünüzde mutlaka Korgan’a ulaşırsınız.
           Ordu İlinin iç kesiminde yer alan Korgan’ın topraklarını Canik Dağlarının uzantılarından Eğrikır Dağı engebelendirir. Dağ ve tepelerden oluşan ilçe topraklarındaki dağların yüksekliği 2.000 m.ye ulaşmaktadır. Bu engebelerin dışında düz alan yok denilecek kadar azdır. 
            Korgan İlçesinde bir çok yayla mevcuttur. Bunlardan  başlıcaları şunlardır. Armutalan Yaylası, Çayıralan Yaylası,

Çobantepe Yaylası, Düzdağ Yaylası, Eğricesu Yaylası, Göltepesi Yaylası, Kürtünlü Yaylası, Osmankolu Yaylası, Taşkesik Yaylası, Karucuk Yaylası, Tepealan Yaylası, Turnalık Yaylası. Bunlardan en önemlisi Korgan Yaylası( Obası) olup Korgan Belediyesi tarafından,ilki 1994 yılında yapılan ve geleneksel hale getirilen oba şenlikleri düzenlenmektedir.Bu şenlikler çerçevesinde;bisiklet yarışları,koşu,futbol turnuvası,genel kültür yarışmaları,folklör gösterileri,havai fişek gösterileri,yöresel ve ulusal sanatçıların  katılımıyla gerçekleştirilen müzik şölenleri,at yarışları,yağlı pehlivan güreşleri gibi pek çok etkinlik yer almaktadır.
              İlçe topraklarını Fizme Deresi ile Keşdere sulamaktadır.
            Deniz seviyesinden yüksekliği 729 m.dir. İl merkezine 91 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 206 km2 olup, 2011 Yılı Adrese dayalı Genel Nüfus Sayım sonuçlarına göre; ilçe merkezinde:13.075, köy ve beldelerde:19.315 toplam olarak 32.390‘dir.
            Korgan, ılıman iklime sahiptir. Kışları ılık, yazları ise serin geçer. Hemen her mevsimin yağışlı geçmesi özel bir iklimin hüküm sürmesini sağlar.
            İlçe ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler fındık, patates ve mısırdır. Az miktarda da arpa, buğday, fasulye yetiştirilir. Bunun yanında meyve ve sebze de yetiştirilmektedir. 

            Korgan halkının fındık haricinde kayda değer bir gelir kaynağı yoktur. Fakat son zamanlarda hayvansal gıdalar bakımından arıcılık faaliyetleri gelişmiş, yerel sermaye girişimleriyle kurulan süt fabrikalarında peynir üretimi artmıştır. Yıllık ortalama 7.000 ton kadar fındık üretimi gerçekleşmektedir. Ancak ilçede kurulan Korsaş Süt Ürünleri Tesisi ve Koraç Süt Ürünleri Tesisi günlük 15 ton süt işleme kapasitesini günümüzde 40 ton seviyesine yükseltmiş süt üretimini ana geçim kaynağı haline getirmiştir.    Korgan’ın şehir pazarı Cumartesi günü yapılmaktadır.
            1898-1997 yıllarında yaşayan ve Halk arasında Kiraz Hoca olarak bilinen Mehmet Akkiraz Korgan Merkez Camiinde tam 54 yıl İmam Hatiplik yapmış olup Korgan’ın en ünlülerinden birisidir. Bir çok ünlüyü yetiştiren Korgan ilçesinde önemli şahsiyetlerden bazıları şunlardır. Çanakkale Savaşları araştırmaları ile tanınan Tarihci Ekrem Şema ve  bugün mecliste Ordu Milletvekili olarak görev yapan İhsan Şener Korgan’nın önemli isimlerinden ikisidir. Türkiye’ye mal olmuş ses sanatçısı Aydın Alaybeyoğlu yine Korgan’lı olup  Durali Köyündendir.
         TARİHİ
            Korgan çevresinde herhangi bir arkeolojik kazı ve yüzey araştırması yapılmamıştır. Büyük olasılıkla Persler, Makedonyalılar, Pontuslular buraya egemen olmuşlardır. MS.70’li yıllarda bölge Peçenek ve Türkmen boylarının akınına uğramış, bunlar daha sonra Selçuklularla birleşmişlerdir.
            Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra bazı oğuz boyları buraya yerleşmişlerdir.  Sultan II.Kılıçarslan zamanında Selçuklu Devletine bağlı Danişmendlilerin burayı ele geçirdikleri belirtilmektedir.                                                                                                        Danişmentlilerin yöreyi Bizanslılardan almış olmaları kuvvetle muhtemeldir.       Korgan ve çevresi Danişmendliler ile Bizanslılar arasında birkaç kez el değiştirmiştir.         Selçuklu devletinin yıkılmasından sonra yörede İlhanlı Devleti, Eretna Beyliği, Kadı Burhanettin Beylikleri egemenlik kurmuşlardır.
             XIV.yüzyılın sonlarına doğru Hacıemiroğulları Ordu’nun bir bölümünde olduğu gibi buraya da hakim olmuşlardır. Fatih Sultan Mehmet’in 1461’de Rum Pontus Devletini ortadan kaldırmasından sonra Osmanlı topraklarına katılmıştır.
            Osmanlı yönetiminde Korgan’ın ismi resmi kayıtlara Keşdere olarak geçmiştir.
             1642 yılında Satılmış (Fatsa) kazasına bağlı olan Keşdere kaza konumuna getirilmiştir. 
           1856’da Canik Sancağına bağlanmış, ardından Ünya Sancağına, 1882’de yeniden Fatsa Sancağına bağlanmış ve Fatsa’nın bucağı olarak uzun yıllar varlığını korumuştur.
          .   1928’de Fatsa’ya bağlı bir köy iken, yeniden bucak olmuş  1 Haziran 1958’de belediye, 1 Nisan 1960 Cuma günü de kaza yapılarak ilçe merkezi haline getirilmiştir.
İlçede her gün yapılan bir pazar vardır.Bu pazara en çok Cumartesi günleri gelirler. Çünkü Korgan’da pazar Cumartesi günleri olur.
            İSMİNİN NEREDEN GELDİĞİ
            Korgan; Koruyan – Kanını koru – Kendini koru anlamına gelen Koru ve kan kelimelerinin birleşmesi ile Kanını koru anlamı taşıyan “Korukan” daha sonra “Korgan” şeklinde söylenmeye başlanmıştır.
            Türklerin Müslüman olmaya başladığı dönemlerde, Hazar Denizinin güneyinde Horasan Bölgesinde Korgan adı verilen bir yerleşim biriminin olduğu söylenmektedir.    
           
            YEMEK KÜLTÜRÜ:
           
                Bölge halkının ekmeği yakın zamana kadar Mısır’dan yapılırdı. Şimdi yöre halkının hemen hemen tamamı ekmek için bu bitkiyi pek kullanmamakla beraber alışkanlık olduğu için üretimini hala devam ettirmektedir. Sebze olarak “Kara pancar” sofranın önde gelen gıdalarındandır. Az da olsa arazi sahibi olan herkes bu sebzeyi yetiştirmektedir. Genellikle Ordu’nun bütün ilçelerinde görülmekle beraber mahalli yemeklerin başlıcaları şunlardır: Mısır Çorbası, Pancar çorbası, Pancar Sarması, Dallama Çorbası, Kirmit kavurması, Melucan kavurması, ısırgan heresi, Bulamac, Pancar Burgulaması, Kabuklu bölce, Mısır Aşı, Keşkek,
HALK DEYİMLERİ
  Korgan’da kullanılan bazı halk deyimleri şunlardır:
  Yalmandan kar mı bağışlıyorsun?
  Cepkeni yok giyecek, Turnalık’a ava gider.
   Şeytanın çarığı deliktir.
   Bir avuç unu var güm güm düğünü var.
   Dilenciye kıtlık olmaz.
   Ecinniye külahı ters giydirir.
   Terek olan yerde bakır tıngırdar.
   It, ite; it kuyruğuna buyurur.
   It sahibini tanır.
   Eşek bizim eşek ama çulu değişmiş.

            YÖRESEL KELİMELER:


            Korgan’ın kendine has bir dille söylenen birçok kelime vardır.Bu kelimelerin büyük bir kısmı yine Ordu il ve ilçelerinde de kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları ve anlamları şöyledir:       
           Anca =Yeni, Henüz=azönce, Andır= Ölü eşyası, Arık = Çok zayıf; Bardabaş= Geçimsiz; Bıldır=Geçen yıl; Bostan = Salatalık; Böce = Fasulye, Buymak=Üşümek
Çatmak = Rastlamak; Çember =Ince doknmuş; başörtüsü , Çitil =Geçimsiz, Çite = Çorap ya da kazak şişi ; Çimmek = Banyo yapmak,  Demin =Az önce, Ebemkuşağı =Gökkuşağı,  Enük = Köpek yavrusu, Fıraktu =Ağaç dallarından yapılan bahçe korkuluğu,  Gıdık = Küçük seepet ; Girebi = Ucu eğri nacak ; Koruk = Içi boş fındık; Gostil =  Patates , Göden = Kurbağa ,Hey = Geniş ağızlı büyük sepet,  Hışır =Eski. Işkın =Genç filiz,  Işmar = Göz ya da parmakla yapılan işaret, Keltek = Çok konuşan Kırkmak = Traş etmek , Kozak = Olgunlaşmamış meyve,  Tam =Ahır

            BEDDUALAR:

             Korgan ilçesinde belli başlı beddualardan bazıları şöyledir:

             Allahtan bulasın emi….,Sürüm sürüm sürün inşallah…,Adı batasıca…,Allah güldürmesin…,Davun ye…,Yerin dibine giresin…,Toprak ye…,Kökün kurusun…,Allah dert versin derman buldurmasın…,Zıkkımın pekini ye…,Eli kırılasıca…,Gidişin olsun dönüşün olmasın…,Öllünün körü…,Başını yesin…,Cehennemin dibine git…,Çenen tutulsun…,Dili kopasıca…,Allah dermansız dertler versin…,Ocağı sönesice…,Şeytanından bul…,Boyu devrilesice…,Evladından bulasıca…,Dermansız dertlere tutulasıca…,Ödün kopsun…,Cehenneme direk ol…


                       
BATIL İNANÇLAR

            Birçok yerde olduğu Korgan İlçesinde de  dini inançlarla hiçbir ilgisi bulunmayan batıl inançlar vardır.Bu inançların dinle herhangi bir bağlantısı olmasa da bu inançlar kültür öğesi olarak kabul edilebilir. Bunlardan bazıları şunlardır;
           Zemheri ayının ilk günü yıl sırtıdır.O gün misafir kabul edilmez.Gelen misafirin ayağının uğursuz geleceğine inanılır.O yıl bütün işlerin uğursuz gideceği sanılır.
           Ilk gök gürlemesinde kalbur yuvarlanır; kalburun ağzı yukarı gelirse bolluk; aşağı gelirse kıtlık olacağına inanılır.
           Lohusalı kadının bulunduğu odada iğne, bıçak,süpürge,diken vs.gibi şeyler bulunmalı aksi halde anne ve çocuğu cin çarpar.
           Kırklı çocuğun çamaşırları akşam ezanından sonra dışarıda bırakılmaz ve cocuğun banyo suyu akşam namazından sonra dışarıya dökülmez.
           Çocuğun ayağının altı öpülürse büyüyünce ağaca çıkamaz.
           Eşiğe oturulursa nasip kesilir.
           Köpek ulursa mutlaka cenaze olur.
           Baykuş hangi evin damında öterse o ev dağılır.
           Göz seğirdiğinde kötü haber gelir.
           Ayağın tabanı kaşınırsa yolculuk var demektir.
           Kedi ayaklarını yaladığında hava bozulur.
           Kedi yalanırsa misafir gelir.
           Kuş pencereye konarsa kısmet açılır.
           Kulak çınlarsa bir yerde o kişinin isminin zikredildiğine işarettir.
           Iki elin parmakları kenetlenirse kısmet kapanır.
           Yerde oturan ya da yatan kişinin üzerinden atlayarak geçilmesi iyi sayılmaz. 

GÜLER KUMRU (KAYALIK) : FATSA – ELEKÇİ KÖPRÜ’SÜ AÇILIŞINDAKİ DUA EDEN DİN ADAMI “HACI TEVFİK MÜFTÜ EFENDİDİR”

 Bugün çok değerli bir hanımefendi ile tanıştım. Yaklaşık dört saate yakın sohbet ettik. Kumru ilçesinin kurulmasından bu yana bilinmeyenleri öğrenme fırsatım oldu. Bugün Güler Hanımefendi’nin bana anlattıkları elimde bulunan bir çok belgeyi de doğruluyordu. Ben bu sohbette bildiklerimin ve elimdeki belgelerin ayrıntılarını da öğrenmiş oldum.

            Güler Hanımefendi verdiği bilgilerin yanında getirdiği
çok değerli siyah beyaz fotoğrafları da benimle paylaştı. Onlarca fotoğraf Kumru ve Fatsa’nın tarihi geçmişine de önemli kaynaklık edecek belgelerden oluşuyordu.
            İleriki günlerde Güler Hanımefendi ile birlikte kuracağımız bir blok sayfasından elimizde bulunan belgeleri yayınlama düşüncesindeyiz.
Ayrılırken böyle bir sayfa oluşturma kararı aldık.
            Güler Kumru bir Osmanlı Hanımefendisi. Kültürlü ve bir o kadar tarihe ve sanata düşkün. İlgi alanı okumak
ve tarihi bilgileri araştırıp arşivlemek. Elinde bir çok bilgi ve belge bulunmaktadır.
            İki yaşına kadar Kumru’da yaşayan ve daha sonra İstanbul’a yerleşen Güler Kumru Hocazadelerden Sait Kadının torunu. Babası İsmail Hakkı Kumrulu Sait Kadı’nın oğludur. Güler Kumru Hanım Efendi’nin annesi ise Hacı Tevfik Kumru’nun kızı İsmet Kumru Hanım’dır.
            Güler Kumru’nun bir çok bilgi ve belgeye ulaşmasının nedeni tesadüf değildir. Kendisi nezaketen ifade etmese de Dedesi Sait Kadı’nın İkinici Abdulhamit döneminin 52 mebusundan biri olması ve yine Halil Sıtkı Bey’in Atatürk’ün ikinci dönem Milletvekili oluşu ve yine bu aileden bir çok milletvekili’nin çıkması ve  Cumhuriyet kurulmasından sonra Güler Hanım’ın sülalesinde geçmişte olduğu gibi bugünde üst düzey devlet görevlilerinin bulunması, Babasının İstanbul’da önemli bir devlet görevinde bulunması ve yine eşinin de devletin en önemli bir yerinde görev yapması bir çok insanla tanışma ve bilgi almasına neden olmuştur.
            Biz ileriki günlerde bizimle paylaştıklarını ve kendisinin izin verdiklerini yayınlamaya çalışacağız.
            Bu yazı nedeniyle onlarca resmin hikayesinden birini sizlerle paylaşmak istiyorum.
            Güler Kumru Hanım getirdiği orjinal fotoğraflardan bir tanesini dosyadan çıkartarak fotoğrafla ilgili benim çok ilgimi çeken bir hatıra nakletti.
            Güler Kumru :
            “-Bir gün Fatsa’da bir loto bayisinde duvarda çerçeveli bir fotoğrafa gözüm ilişti. Dükkan sahibine kendimi tanıtmadan “Bu fotoğraf neyin fotoğrafı dedim? “
            Dükkan Sahibi  “-Hulusi Baba’nın fotoğrafı, Elekçi Deresinin üstüne yapılan köprünün açılış töreni bu” dedi. Burada Hacı Hulusi Baba törende bir papazla birlikte köprü açılışında dua ediyorlar.” Dedi.
            Güler Hanım : – Peki nerden aldın bunu.”
            Dükkan Sahibi : “Fatsa Güneş Gazetesi takvim olarak bastırmıştı. Bize de onlar verdi” dedi
            Güler Hanım bunun üzerine Fatsa Güneş Gazetesinde Feridun Altuntaş’ın yanına gider.
            Sorar Feridun Altuntaş’a : “Bu fotoğrafın altında yazanlar doğru mu? Diye…Feridun Altuntaş “evet” deyince de….
            Güler Hanım : “ Hayır bu fotoğrafın orjinali bende  var. Bu fotoğraftaki kişi Hacı Tevfik Müftü Efendi’dir. Ve kendisi Benim annemin babasıdır.” Diyerek “Doğru bilgi vermiyorsunuz. Araştırmıyorsunuz.” Diyerek fotoğrafın orjinalini getireceğini söyler.
            Bunun üzerine Fatsa Güneş Gazetesi sahibi  israrcı olmayarak susmayı tercih eder.
            Bende şu anda orjinali  bulunan ve  hepimizin Fatsa tarihi yazılarında bir çok yerde yayınlanan bu fotoğraftaki din adamı 1908 yılında müftülük yapan Hacı Tevfik Müftü Efendi’den başkası değildir. Ve orijinal fotoğrafın üstünde 1911 yazısı bulunmaktadır.
            Güler Hanımefendi bize onlarca hiç yayınlanmamış fotoğraflar emanet etti. Biz bu belge niteliğindeki fotoğrafların bir kısmını kendisinden izin alarak yayınlamayı düşünüyoruz.
            Bunu birlikte yapacağız…
            Fatsa ve Kumru ile ilgili bu fotoğraflar tarihçilerimize de bir ışık tutacaktır.

            Şimdilik Kumru’dan sevgi ve saygılarımı iletiyor, Güler Kumru Hanımefendiye Bekir Akkaya olarak teşekkürlerimi sunuyorum…Bekir AKKAYA/ 24 ARALIK 2010/KUMRU HABER/KUMRU

           

KUMRU İLÇEMİZİN TARİHİ /BEKİR AKKAYA

Kumru’nun tarihinden söz etmek için, öncelikle Fatsa ve Ünye İlçelerinin tarihine bakmak gerekir. Yüzölçümü 344 kilometrekare ve denizden yüksekliği 450 metre olan kumru ilçe merkezinin kuruluşu çok yenidir. Ancak Fatsa’ya bağlı bölge olarak yerleşimin tarihi çok eskilere kadar gider. Tarihi kaynaklara göre Fatsa ve Ünye merkezlerine İniş ve yerleşme M.Ö.3000 yılına kadar gider. Sahilden iç bölgelere yerleşme
ise bu tarihlere kadar dayandığı görülür. Sebep ise, sahilde sıtma hastalığının çok yaygın olması olarak g

Fatsa Pontos Krallarından Farnakes tarafından kurulmuştur. Ünye ise M.Ö. 1270 yıllarında yapılan Truva Savaşları sonucunda sömürge haline getirilmiş bir bölgedir.
2. Farnakes’ten sonra Fatsa Bölgesi’nde ayrı sülaleden gelen Polemen hükümdarlık yapmıştır. Fatsa’dan Trabzona kadar uzanan sahil şeridi ile iç kesimlerde kalan Tokat-Niksar, dolayısıyla kumru Bölgesini kaplayan bir sahada Pont Polamonyan Devleti (Polamonyak) kurulmuştur.

Kumru ve Fatsa çevresi M.Ö 584-555 yıllarında Pers İmparatorluğunun elinde kalmış, iskender’in M.Ö. 344 yılında Anadoluya geçmesiyle M.Ö. 331 yılında Kumru ve çevresi Perslerden alınarak Pont Devletinin hakimiyeti altına girmiştir. Pont Krallığı üç asra yakın Kumru ve Fatsa bölgesinde kalmış, merkez olarak ta Fatsa’yı değil, Fatsaya bağlı Bolaman’ı merkez olarak kullanmıştır. Kumru-Fatsa ve bu bölge Pont Devletinden kurtuluşu M.S.395 yılında Anadolu Topraklarının Doğu Roma Devletinin hakimiyetine girmesiyle son bulmuştur.

M.S. 391-395 yıllarında Orta Asya’dan büyük göçler halinde gelen Peçenek ve Kuman Türkleri Kumru ve çevresinde uzun süre kalmış, yörenin Türkleşmesinde büyük rol oynamışlardır. Bir ara Anadolu’ya Hıristiyanlık hakim olmuş, bu arada sahilin tamamı olmasa da büyük ölçüde Hıristiyanlığın tesiri altında kalmıştır. Savlı Bey’in 1075 yılında Samsun’dan Giresun’a kadar olan bölgeyi feth etmesiyle bu duruma son verilmiştir. 1104 yılında Bizans Kralı Aleksius Kumru gibi iç bölgeleri Danişmedli’lerden geri almak için büyük seferler düzenlemiş, ancak Danişmend Ahmet Gazi ve oğlu ismail Gazinin direnmelerine karşı bölgeden çekilmek zorunda kalmışlardır. Bu başarıda Kumandan iltekin Gazinin akıllı davranışları ve rolü çok büyük olmuştur. Ahmet Gazinin vefatını fırsat’bilen Bizans ordusu, tekrar Kumru ve çevresini ele geçirmiş, Selçuklu Sultanı 2. Kılıçarslan Kumru ve çevresini 1178 yılında kendi topraklarına katmıştır. Selçuklu Devletinin Kösedağ Savaşından sonra gücünü kaybetmesi üzerine yörede karışıklıklar olmuş, bu topraklarda bir çok beylikler oluşmuştur, işte bu beylikler döneminde (1327-1380) yılları arasında bölge önce Eratna Beyliği’ne, bu beylikten sonra kurulan Kadı Burhanettin devleti zamanımda bölge bu devletin idaresi altına girmiştir.Bu durum uzun sürmemiş 1389’da Hacı Emir Oğulları Beylerinden Süleyman Bey, Tacettin Bey’le yaptığı savaşı kazanarak Kumru ve çevresi Hacı Emiroğullarının eline geçmiştir.

 Yıldırım Beyazıt 1398 yılında Samsun (Canik) ve Ordu topraklarına girerek bu bölgeyi Osmanlı topraklarına katmıştır.

Bu tarih esas olmakla birlikte, bölgenin ve Kumru çevresinin esas itibariyle Osmanlı topraklarına geçişi 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet zamanına rastlar.

1831 yılında Osmanlı imparatorluğu 29 eyalete ayrılmış,. Fatsa’nın kıyı şeridi ve iç kesimlerde kalan Kumru topraklan Ünye ile birlikte Canik (Samsun) livasına bağlanmıştır. VIX. Yüzyıl sonunda Trabzon vilayetinin Sancağı durumunda olan Samsun idari bakımından 6 kazaya ayrılmış, bunlardan birisi de Fatsa’dır.

(1337)-1229 yılında Samsun Mutasarrıflığına kaymakamlık olan Fatsa, bu tarihte Ordu ilinin bir ilçesi haline getirilmiştir. Bugünkü Yalnızdam merkez olmak üzere 1926 yılında belediye olmuştur. Daha sonra Kumru ilçesi, Karaçalı Köyü Merkez olmak üzere 7033 sayılı kanunla 1 Nisan 1960 yılında ilçe haline getirilmiştir.

ADININ NEREDEN GELDİĞİ :

Güney-Kuzey istikametinde akmakta olan ELEKÇİ DERESİ bilinmeyen bir tarihte taşarak şimdiki ilçe merkezine fazla miktarda kum bıraktığından burası KUMLU ismiyle anılmaya başlanmış, daha sonra Kumlu, bugünkü adı olan KUMRU haline gelmiştir. Genel söylenti bu olmakla birlikte, Kuman Türklerinin bu bölgede uzun süre kaldıkları ve bölgenin Türkleşmesinde etkin rol oynadıkları da bir gerçektir. Kumru ismi Kuman Türklerinden de gelmiş olabilir. Her kum biriken yerin ismi Kumlu olmadığına göre, Kuman Türklerinden bu isim aldığı daha doğru görülmektedir. Yine bir başka söylenti ise bunları yalanlamakta ve Kumru ismi bir sülale tarafından verilmiştir. Bu sülale ise Doğubeyazıttan gelerek Fizme’ye (BUGÜN BU SÜLALEYE HALİL EFENDİ OĞULLARI DENİR) oradan da Kumruya gelip ilk kez Kumru şehir merkezinde bir yerleşim yeri kuran daha sonra HOCAZADELER olarak bilinen sülale tarafından KUMRU adı verilmiştir. Ne kumla ne de Kuman Türkleri ile hiçbir ilişki yoktur…geniş bilgi yakında çıkacak Kumru kitabında…..(BA)

KUMRU’NUN GENEL TANITIMI :

Kumru ilçesi Ünye-Tekkiraz kara yoluna bağlı Meydan ve Aşağıballık Köylerine 20km.’lik, doğuda Fatsa’ya-Geyikçeli karayoluna bağlı Beyceli, Gölköy ve hatipli Belediyeleriyle 25 km.’lik, Güneyinde bulunan Korgan ilçesine bağlı Yaylacık ve Çayıralan Köyleri ile 18 km.’lik, Batıda da Niksar ilçesine bağlı Karakuş ve Sele Köyleri ile 15km.’lik Kuzey batıda bulunan Akkuş ilçesine bağlı Damyeri ve Tuzak Köyleri ile 22km.’lik olmak üzere toplam 120 kilometrelik’lik bir sınır hattına sahiptir. 31 Köy, 2 Belediye (Fizme veYukarıdamlalı Beldesi) ve 124 mahallesi mevcut olup bunların kapsadığı alan 256 kilometrekaredir.

Kumru’da 40 bin nüfus yaşamaktadır. Kumru Merkezi 5 Mahallesi ile kapsadığı alan 14 km kare olup ilçe merkezinde yaklaşık 19 bin kişi bulunmaktadır. Kumru ilçesi Fatsa’ya 35 km. olup, her istenildiğinde Kumru,Fatsa arasında vasıta bulmak mümkündür. Tüm köylerinde ,elektrik ve telefon mevcut olup ulaşım bütün köylere yapılabilmektedir.

Ancak köy yolları kış ve yağmurlu havalarda bazen kapanabilmektedir. Halkın en fazla yakındığı problem Kumru’da yoldur. Yol haricinde Kumru ve köylerinde yaşamak için herhangi bir problem mevcut değildir. Halkının sıcak ve cana yakın oluşları dışardan Kumru’ya gelenleri Kumru’yu sevdirmiştir. Kumru’da arazinin engebeli ve dağlık olması bütün köyleri dağınık hale sokmuştur. Her köy uzunca birkaç mahalleden oluşur. Toplu köy Kumru’da hemen hemen yok gibidir.

İKLİM :

Kumru ve çevresinde Karadeniz iklimi hüküm sürmekte olup yazları sıcak, kışları soğuk geçmektedir. Kış ayları genellikle yağmur ve kar yağışlıdır. Mart, Nisan ve Mayıs aylarında yoğun bir şekilde yağmur, Aralık, Ocak ve Şubat aylarında kar yağışlıdır.

ARAZİ YAPISI :

Karadeniz dağ silsilesi Kumru’da da mevcuttur. Dağların yakınlarında bol yayla mevcuttur. Düzoba Yaylası en meşhuru olup her yıl bu yaylada şenlikler de düzenlenmektedir. Ormanlık arazi olarak Çatılı ve Şenyurt Köylerindeki ormanları söylemek mümkündür. Ancak yeşillik deyince tüm Kumru ve köylerine hakim olup açık bir arazi yaylalar haricinde görmek mümkün değildir.

SU KAYNAKLARI :

Kumru ve köylerinde arazi yapısı dağlık ve engebeli olduğu için irili ufaklı bir çok su kaynakları mevcuttur. Kumru’da kullanılan su kaynakları yaylalar civarındaki Pınaralan, Akkancık, Soğukpınar, Kırkkızlar, Boyacılı, Karacalar ve Çatılı su kaynakları belli başlı yerlerdir. Bu kaynaklarda yaz ve kış su bulunup, bunların birleşmesi ile ELEKÇİ ÇAYI oluşur. Halkın ELEKÇI DERESİ dediği su topluluğu tam Kumru merkezinin ortasından geçmektedir. Bu sebeble şu anda şehir merkezinde beş köprü mevcuttur. Belediyenin Kumru merkezine getirilmesi için büyük bir su çalışması mevcuttur. Sözünü ettiğimiz elekçi çayı, Dağgüvezi Çatağı (islamdağ) mevkiine geldiğinde Elekçi Irmağı adını alarak Karadenize dökülür. Bu dereye Elekçidenilmesinin sebebi, bu dere mevkiinde çok eksilerde Elekçi denilen ve elek yapıp satan kavimin yaşadığı, daha sonra bu yaşayanların bir sel ile yok oldukları bu sebeple bu dereye ELEKÇİ denildiği söylenilmektedir. Köylerde ise sudan yana herhangi bir sıkıntı mevcut değildir. Büyük çoğunlukla sular evlere kadar ulaşmıştır.

BİTKİ ÖRTÜSÜ :

Kumru ve köylerinde bitki örtüsü iklim şartları ile yakından ilgilidir. Her mevsimi yağışlı nispeten ılımlı bir iklimin hüküm sürmesi bitki örtüsünün gür ve çeşitli olmasına sebep olmuştur. Daha çok arazi nemli dağ ormanlarıyla kaplıdır. Ağaç çeşitleri arasında gürgen, karaağaç, meşe, kestane, ceviz ve yüksek kesimlerde iğne yapraklı ağaçlar yer alır. Azda olsa kayın ormanlarına rastlamakta mümkündür.

SANAYİ :

Erçallar Fındık Fabrikası iki adet ağaç parke fabrikası ve bir adet fındık kırma atölyesi mevcuttur.

TARIM :

Toprakların yüzde doksanı fındık ağacı ile kaplıdır. % 5’i tarıma elverişli olan ilçemizde toprağa dayalı tarım yok denecek kadar azdır. Halk kendisi kışlık ihtiyaçlarını mısır, pataTes ve lahana yetiştirerek karşılar. Halkın büyük çoğunluğu geçimini fındık mahsulü, inşaat işçiliği veya başka yollarla temin etmektedir.

Kumru ve köylerinde çayır ve mera alanları yok denecek kadar azdır. Yayla kesimlerinde çayır ve mera alanlarına biraz olsun rastlamak mümkündür. 1950’li yıllarda hayvancılık bugünkünden iki-üç kat daha fazla iken,, fındığın hüküm sürmesiyle hayvancılık çok gerilemiştir. Fındığın olmadığı alanlarda ise hayvancılık elverişli değildir. Bugün Kumru’da en fazla beslenen hayvan sığırdır. Bunu koyun takip etmektedir. Diğer beslenen hayvanlar at, manda, katır, eşek olup bunlarda çok az sayıdadır. Genelde aileler süt ihtiyacını karşılamak için evlerinde 1-2 inek beslemektedirler. Kumru’nun Yukarıdamlalı Beldesi, Çatılı ve Karacalarda hayvan sayısı Kumru’nun toplam %20’sini teşkil etmektedir.

EKONOMİK NÜFUS HARAKETLERİ :

Kumru ve Köylerinde yaz aylarında Ege, Marmara ve iç Anadolu Bölgelerine inşaat işçiliği veya başka yerlerde çalışmak için gidenlerin sayısı nüfusun %70’ini oluşturmaktadır, %20’lik kesim fındığı toplar ve satar. %10’luk kesim ise yaz ve kış hiç çalışmaz. Kışın inşaat işçiliğinden köylere dönmesi ile Kumru ve çevresinde bir hareketlilik başlar, inşaatlarda kazanılan para ve fındıktan alınan paralar birleşince alım satımlar çoğalır. Gençlerin evlenmesi de genelde fındığa bağlıdır. Göç durumuna gelince, sürekli ve geçici olmak üzere iki kısma ayırmak mümkündür. Geçici göçlerin oluşturduğu kesim mevsimlik iş için inşaat ve başka iş yapmak ve para kazanmak için yapılan göçlerdir. Sürekli göç ise Kumru ve köylerini satarak başka bir şehre yerleşmek amacı ile yapılan göçlerdir. Bu göçe sebep iş sahasının olmayışı, nüfusun çokluğu ve toprağın miras yoluyla sürekli parçalanması sebebiyle yapılmaktadır. Sürekli göç son zamanlarda Kumru’da çok fazla artmıştır. Kumru’nun ekonomi ve Coğrafi yönü göz önünde bulundurulursa, bu göçü engellemek biraz zor gözükmektedir. En fazla göç, istanbul, Samsun, izmir, Ankara ve Bursa’ya yapılmaktadır.

TURİZM :

Ulaşım problemi ortadan kaldırılırsa Kumru turizm açısından son derece elverişlidir. Sahile 35 kilometre olan Kumru gerçekten görülmeğe değer bir ilçedir, insanları sonderece misafirperver ve hoşsohbettir. Kumru yer olarak iki vadi arasında olup, hemen güneyinde Erikçeli Kayabaşısı (BAKACAK) 1200 metre yüksekliğinde görülmeğe değer bir yerdir. Kuzeyde Ericek tepesi ve acı suyu son derece meşhurdur. Kayabaşından ve Ericek tepesinden Kumru’yu seyretmek insanlara alışkanlık yapmaktadır. Kayabaşına gidip bir et yemek, Pösküden deresinde balık yemek, Ericek te acı su herşeye değer.

Ya yaylalarımız: Kumru’da yaylaların sayısı sayılmayacak kadar çoktur. Düzoba Yaylası’na gitmeyen yayla görmemiş sayılır. Soğuk suları ve temiz havası bambaşkadır. 1992 yılından bu yana Düzoba Yayla Şenlikleri yapılmış, yollar düzeltilmiş birde pazar günleri pazar yeri açılmıştır. Düzoba yaylası Kumru merkezine 25 km olup, Fatsa’ya, yani denize uzaklığı 60 km’dir. Ericek Yaban Çileği şenliği muhteşem olmaktadır. Ericek 100 dönümlük bir alana sahip olup Kumru’ya uzaklık 7 kilometre kadardır. Soğuk su ve çamlığı özelliklede çileği son derece meşhurdur.

Önemli şahsiyet olarak Fizmeli Abdi Hocanın kabirini ziyaret etmeyen hemen hemen yok gibidir. Ayrıca Fizme Kurban ve Ramazan Bayramlarında birinci gün muhteşem güreşler tertip etmektedir. Fizmenin bu geleneği hangi tarihte başladığı belli değildir. Fizme denilen köyün topraklarına davul ve zurna sokulması şayet sokulursa öleceğine inanma mevcut olup, kurulduğundan bugüne davul zurna sokmaya kimse cesaret edememiş, büyük alimlerin bu topraklara okuduğu inancı hakimdir.

EĞİTİM :

Kumru’nun bütün köylerinde okul mevcuttur. Eğitimin sekiz yıla çıkartılmasıyla Aşağıdamlalı (Aşağı Fizme) merkez ilköğretim olarak çevre okullardaki öğrencilerin sekiz yılı okumaları için düzenlenmiştir. Ayrıca Cokdeğirmen Merkez çevre okulların öğrencilerin” sekiz yılı tamamlamaları için ilköğretim olarak programlanmıştır. Kumru merkezde iki ilköğretim, bir lise (buyıl çok amaçlıya çevrilmiştir) ve bir de imam Hatip Lisesi mevcuttur. Merkeze bağlı mahallelerde de okullarımız mevcuttur. Son bilgilere göre Kumru’da okuma yazma oranı %76’dır. Genel olarak erkeklerde okuma oranı %60’dır. Kadınların okuma oranı bu oran karşısında düşüktür. Lise ve yüksekokul çıkışlı köy olarak Aşağıdamlalı ve Tekke benim bizzat incelememde (BEKİR AKKAYA) köylerde birinci sırada yer almaktadırlar. Ancak Fizme (Aşağıdamlalı ve Yukarıdamlalı) imam Hatip Lisesi çıkışlı olarak köylerin birinci sırasında oturmaktadır. BEKİR AKKAYA….

NOTLAR :

1. Bu yazı Bekir AKKAYA araştırması olup ilk kez Ordu Haber Gazetesi Kasım 1997 yılında fotoğraflarla birlikte yayınlanmıştır.

2. Bu Yazı inceleme ve araştırmanın bir bölümü olup, daha geniş bilgi yakında Kumru İlçesi ile ilgili kitapta yer alacaktır.

BEKİR AKKAYA – 15 Ocak 2003

http://www.kumru.org/kumrutan.htm
Kumru ilçesi ile ilgili bazı linkler aşağıdadır:

http://www.kumru.org/

KAYNAK : http://www.poder52.com/modules/icerik/item.php?itemid=19